Ormanın kokusu

Yağmurun kokusu

 

Karışır ormanın kokusuna

 

Karlı Çatak Kanyonu patikasında

 

Ağaçlar uykuda ama

 

Sarı çiğdemler

 

Sıklamenler

 

Ve kardelenler renklendirmiş

 

Çamurlu ve karlı toprağı

 

 

Patika sonundaki

 

Manzara ise herşeye değer!

 

Gökten çamur (çamurlu su) yağıyor

 

Ama keyfimiz gıcır

 

Tüm günün yorgunluğu

 

Bir anda uçup gidiyor!

 

 

  19nisan2012

Sabahın körü

Sabahın körü

 

Çamur deryasından sonra

 

Güneş gülümsüyor

 

Kuşlar yağmurda saklandıkları

 

Yerlerden çıkmış

 

Sanki baharı tekrar karşılıyorlar

 

Cıvıl cıvıl her yer

 

 

Sabahın körü

 

Bir huzurla uyanıyor insan

 

Birkaç güzel mısra şiirin ustalarından

 

Erkan Oğur sesinden

 

Birkaç enfes türkü

 

Yeniliyor insan kendini

 

Huzurla başlıyor güne

 

 

İşte bu sabah

 

Küre Dağları Milli Parkı’nda

 

Bir sabah

 

 

19nisan2012

İşte o ormanda

(Fotoğraf: Yıldıray Lise – Küre Dağları Milli Parkı Çatak Kanyonu yürüyüş yolu)

İşte o ormanda

Ben de ağaç oldum

“Bir ağacın yanından ona benzeyerek geçtim.” (*)

İşte o ormanda

Ben karaca oldum

Mantar oldum

Ağaçkakan oldum

Çiçeklerden her hangi biri oldum

Ben sarı çiçek oldum

Yunus’un sorular sorduğu

Ben bozayı oldum

İşte o ormanda

Ben ağaç oldum

“Bir ağacın yanından ona benzeyerek geçtim.” (*)

Aslında ben, o orman oldum!

28ocak2012

(*): Bejan Matur’un “ Ormanın Taa İçinden” şiirinden bir mısra.

 Küre Dağları Milli Parkı Çatak Kanyonu:

Muşmula yeme sanatı

(bir sepet muşmula – Yıldıray Lise)

En sevdiğim meyvedir muşmula

Anadolu’da muşmula denir

Döngel denir

Beşbıyık denir

Belki sizin orda başka bir adı vardır!

Her yıl Kasım ayını bir başka severim

Sonbahar biterken muşmulalar olur

Önce ayılar sonra ben bulurum onları

Hele Küre Dağları Milli Parkı çevresindeki köylerde

Ağacın dallarından kendi ellerimle topladıklarım bir başka oluyor

Bu sene ilk kez İZ TV “Orman Denizi: Yenice” belgeseli çekimleri sırasında

Yenice’den Hisar köylü orman işçisi dostlarım iki tane verdiler

Bekledim olgunlaşsınlar diye.

Sonra Aralık başı

Bartın Ulus Cuma pazarında

Aşağıçerçi köyünden bir teyzeden bir kilo aldım

“dün akşam indirdim ağaçtan!” dedi

Eve geldim bir süre bekledim olgunlaşsınlar diye

Yani köynüsünler diye.

Az önce 5 tane göynümüş aldım

ve sanatı gerçekleştirdim

Anlatıyorum iyi dinle lütfen!

Tamam şimdi uygulama zamanı

Hemen biraz beşbıyık bulup olgun hale gelmesini bekle

Sonra o yumuşak muşmulayı eline al

İncecik kabuğunu usul usul soy

Beşbıyık kalsın

Sonra aynen tüplü çokokrem yer gibi

Beşbıyıktan sıkıp ağzına at

Şeker emer gibi em

Ben diyim 1 dakika sen de 2 dakika ağzında evir çevir

Aynen şeker emer gibi

Sonra 4-5 çekirdeği çıkar

Kalite kontrol için

Bak ki tüm çekirdeklerin çevresindeki dokular emilmiş olsun.

Böyle 4-5 muşmula yemek

Hıımmm insan bir huzura kavuşuyor doğrusu.

Çekirdeklerini çıkarıp yeme sakın!

Çekirdek işin sırrı.

Şimdi hemen muşmula bulup yeme zamanıdır!

Haydi afiyet olsun!

11aralık2011

Sadece gazyağı ve tuz için inerdik kasabaya!

 (Cide – Sonbahar 2010 – Yıldıray Lise)

Ne zaman gitsem Küre Dağları Milli Parkı çevresindeki (ama özellikle güney bölümündeki) köylere yıllarca sadece gazyağı ve tuz için kasabaya indiklerini anlatırlar. Kasaba dedikleri Rıfat Ilgaz’ın “yemyeşil, masmavi bir masal ülkesi” diye tanımladığı Cide.

Küre Dağları Milli Parkı çevresindeki köylüler, her şeyleri ile kendine yeten köylüler, yılda bir iki kez tuz ve gazyağı almak için inerlermiş kasabaya. Onun dışında her şeyleri varmış. Herkesin aradığı mutluluk ve huzur dahil.

Babasının Birinci Dünya Savaşı sırasında işlettiği tuz mağazasında belki bu köylülerle tanıştı Rıfat Usta. Hikayelerini dinledi, yolları öğrendi, köylerini bildi ve kafasında ilk öyküleri canlandı. Kim bilir?

Yörede çoğu insanın “Hoca” dediği Ilgaz, yemyeşil diye şimdi Küre Dağları Milli Parkı olan bölgeyi, masmavi diye Karadeniz’i ve masal ülkesi diye tüm bu coğrafyayı tanımlıyor!

Sonraki yıllarda özlemi duyduğu bu coğrafya besliyor romanlarını, hikayelerini, şiirlerini. Hoca da tüm dünyaya anlatıyor buraları.

Doğumunun 100. yılında Hoca’nın tüm yapıtlarını en baştan bir kez daha okumalı!

Küre Dağları köylüleri

Sadece gazyağı ve tuz almaya

İnerlerdi kasabaya

Yani Cide’ye

Yoksa yeterdik kendi

Kendimize diyorlar

Belki Rıfat Ilgaz

Bu köylülerle tanıştı

Babasının tuz mağazasında

Dinledi onları

Gözlemledi ve

İlk öyküleri böyle

Düştü kağıtlara…

İyi ki düşmüşler

Ve bize ulaşmışlar

19kasım2011

Okuma Önerisi:

        Rıfat Ilgaz tüm eserleri

         Atlas Dergisi Kasım 2011 sayısında Mehmet Sait Taşkıran tarafından yazılan ve Sinan Çakmak tarafından fotoğraflanan “Rıfat Ilgaz’ın Karadeniz’i” adlı dosya.