Bazı kelimeler çok güzel: Küçük Prens

KP_dünya1

Yılbaşının hemen ertesinde bir önceki seneyi kısaca anlatmak güzel oluyor. Gözümün önünden geçiyor tüm bir yıl.

2 genel seçim yaşadığımız yeryüzündeki 41. yılımı benim adıma en iyi son günlerde yazdığım şu mısralar anlatıyor:

“büyür çocuk
izin verirse devlet baba
yaşar çocuk
masumluğunu yitirene
kadar”
26aralık2015

Küçük Prens dolu bir yıl oldu. Ülkemizde yazarın ölümünden 71 yıl sonra telif hakkı kalktığı için birçok yayınevi Küçük Prens kitabını yeni veya yeniden bastı. Farklı içerik ve özelliklerde kitaplar da basıldı. Toplamda 117 farklı baskısı yapıldı, 17 özel kitapla birlikte bu sayı 134 oldu. 2016 yılı neler getirir bilinmez.

2015 yılında benim için en önemli olaylar şunlardı:

  • İlkbaharda “Dünyanın Küçük Prens Kitapları Kolektif Sergisi”nde Ankara’da Tayfa Kitapkafe’de 48 koleksiyoner dostumuzdan kitaplar sergiledik, söyleşiler gerçekleştirdik.
  • Sonbaharda “Dünyanın Küçük Prens Kitapları Sergisi” ile İstanbul’da Capitol AVM’de dünyanın en büyük Küçük Prens sergisini gerçekleştirdik. 2 ayda sergimizi 27.000’den fazla kişi ziyaret etti. Sergimiz CAN Almanak 2015 (Sansürsüz Kültür – Sanat Yıllığı) kitabında yılın en önemli kültür-sanat etkinlikleri arasında yer aldı.
  • Küçük Prens Müze Girişimi”ni kurduk ve Küçük Prens Müzesi için adımlar attık.
  • 5 yeni ülke (Birleşik Krallık, Andorra, İtalya, Güney Afrika, Fas) ile gezdiğim ülke sayısı 36 oldu.Acqua_alta(Venedik’te dünyanın en güzel kitabevlerinden biri olarak adlandırılan Acqua Alta Kitabevi)
  • Bu sene sadece 14 yazı yayınlasam da toplam ziyaret sayısı 188 bini geçti. 2014 yılı içinde 78 ülkeden 45.000 kişi ziyaret etmiş.
  • Küçük Prens kitap koleksiyonuma yeni kitaplar eklendi. Toplamda 275 dil ve lehçede kitabımız oldu. Bu süreçte beni destekleyen 108 farklı Küçük Prens ve Prenseslere teşekkür ederim.

 

Her sene olduğu gibi bu sene de yazımı Sait Faik’in yazdığı gibi “Seyahatler çekiyor içim.” diyerek bitiriyorum.

2015 yılında 14 yeni yazı yayınlamışım. Bunlar içinde en çok okunan 5 yazım şunlar:

5. Sait Faik’in yazdığı gibi “Seyahatler çekiyor içim.”

4. En sevdiğim Küçük Prens kitaplarım

3. Küçük güzeldir

2. Küçük Prens koleksiyonum hayatımı nasıl etkiledi?

1. Dünyanın Küçük Prens kitapları Ankara’da buluşuyor!

KP_sergi_2

2016 yılında daha fazla blog yazısı ile karşınızda olacağım.

Huzurlu ve mutlu bir yıl olsun!

Yüreğiyle gören dostlara teşekkür ederim.

 

3ocak2016

 

Yüreğiyle gören dostlara teşekkür

Dünyanın Küçük Prens Kitapları Sergimizin ilk haftasında başladığım bu yazıyı 2015 yılını son günü bitirip yayınladım.

KP_sergi

Koleksiyoncular için en önemli duygu koleksiyon için gereken tutkudur. Bu tutkuyla yıllar içinde biriktirdiğimiz, topladığımız nesneleri insanlarla paylaşarak / sergileyerek gururlanırız. Bu serüven hayatımızı değiştirir.

İstanbul’da Capitol AVM’de 20 Eylül – 21 Kasım tarihleri arasında düzenlediğimiz “Dünyanın Küçük Prens Kitapları Sergisi”nin açılışında Türkiye’deki Küçük Prens kitapları koleksiyonerleri ailesi olarak gururlandık.

Yıllar önce küçük bir adım olarak başlayan Küçük Prens kitapları koleksiyonumun dostlarla (şu ana kadar 108 kişinin katkısıyla) birlikte büyüyerek dünyanın en kapsamlı Küçük Prens sergisinde yer aldığını görmek kişisel olarak gururlandırdı beni. “Bu süreci kaleme almak gerek” dedi bazı dostlarım ve oturdum yazdım.

Aralık 2008’de başlayan ve 2009 yılında Mehmet Sobacı ile tanıştıktan sonra dostluğumuzla çoğalan ve birlikte hayaller kurduğumuz koleksiyon zaman içinde büyüdü. İlk ortak hayalimiz koleksiyonumuzdaki kitapları çoğaltmak ve bunları sergilemek oldu.

2012 yılı sonlarına doğru Gündem Çocuk Derneği ve TAYFA Kitapkafe ekibiyle ilk sergimiz için adımlar attık. 29 Mart – 25 Mayıs 2013 tarihleri arasında tamamen kendi imkanlarımızla Ankara’da TAYFA Kitapkafe’de ilk sergimizi açtık. Açılışta Sobacı bana “Yeni koleksiyonerlerin müsebbibi olacaksın!” dediği zaman bu kadar büyük bir aile olacağımızı hiç düşünmemiştim.

ilk_Sergi_ilk_toplantı

İstanbul’dan kalkıp ilk sergimizi ziyarete gelen Nazlı Çiğdem Sağdıç ve Kazım İnal, Ankara’dan Sobacı, Ruşen Özgür Özcan ve ben aynı masada, aynı heyecanla buluşunca  hayallerimizi konuşmaya devam ettik. İşte o gün: 14 Nisan 2013; bu tarihi buluşmada doğdu Küçük Prens Müze hayalimiz. Sergiden müzeye ilk adımı atmış olduk. Başta sadece sanal bir müze düşündük. Tüm Türkiye’deki Küçük Prens koleksiyonerlerinin kitaplarının bir müze gibi sergilendiği bir internet sitesi. Bunun için küçük küçük adımlar attık. Facebook grupları kurduk ve Türkiye’deki diğer koleksiyonerlere ulaşmaya çalıştık.

2014 yılı ilkbaharında (10-31 Mayıs) İstanbul’da Zorlu Center AVM’de ikinci sergimizi açarak İstanbul dünyasına adım attık. Burada İstanbullu koleksiyoner dostlarımızla tanıştık, daha fazla insana ulaştık ve Küçük Prens ailemiz daha da genişledi.

2015 yılında 16-24 Mayıs tarihleri arasında Ankara’da TAYFA Kitapkafe’de “Dünyanın Küçük Prens Kitapları Kolektif Sergisi”ni açtık. Bu 3. sergimizde Türkiye’nin farklı bölgelerinden tam 48 koleksiyoner bir arada sergiledik kitaplarımızı. En küçüğü 18 aylık, en yaş almışı 65 yaşında olan renkli bir gruptuk artık. 2015 yılı sonunda yaklaşık 90 kişilik bir aileyiz.

Bir hafta süren sergimizde her gün farklı bir konuğumuz bir konuşma gerçekleştirdi, farklı dillerde Küçük Prens kitabı okumalar yaptık. Eğlendik, gururlandık, yeni dostluklar kurduk.

Bu serginin son günü yaptığımız görüşmelerde Küçük Prens Müzesi için daha somut adımlar atmak amacıyla DERNEK kurmak için adımlar atılmasına karar verildi. Hemen sonrasında Küçük Prens Müze Girişimi kuruldu, sözcülerimiz belirlendi (Melih Sisa ve Mehmet Sobacı), internet sitemiz kuruldu ve çalışmalarımız derli toplu olmaya başladı. Dernekleşme çalışmalarımız ve görüşmelerimiz hala devam ediyor.

Neler yapıyoruz? Farklı illerdeki Küçük Prens Müze Girişimi üyelerini ziyaret edip bir araya geliyoruz, her ildeki üyeler kendi aralarında buluşup kitap paylaşımı yapıyor.

sergi_gala_foto

Küçük Prens Müze Girişimi üyeleri olarak 20 Eylül tarihinde İstanbul’da Capitol AVM’de başlayan “Dünyanın Küçük Prens Kitapları Sergisi”  ve etkinleri ile tüm çalışmalarımızı ve bu süreci taçlandırmış olduk. 22 Eylül akşamı yapılan sergi galamıza davetimiz üzerine katılan Exupery’nin yeğeni ve Küçük Prens Vakfı Başkanı Olivier D’agay ve dünyanın en büyük Küçük Prens kitapları koleksiyonuna sahip dostumuz Jean-Marc Probst sergimizden çok etkilendiler. Onlara sergimizi gezdirirken duyduğum övgü dolu sözlerle hakikaten tüm koleksiyoner dostlarımız adına gururlandım. O gece, belki de hayatımda en iyi hissettiğim ve gururlandığım bir gece olarak kalacak anılarımda.

Olivier D’agay evine döndükten sonra gönderdiği epostada şunları okumak bizi çok mutlu etti:

“Sevgili Türk koleksiyonerler,
Mükemmel ve eşsiz sergi için sizlere teşekkür ederim ve kutlarım.
Harika bir iş yaptınız.
İstanbul’a geldiğime ve sizlerle tanıştığıma çok memnunum.
Müthiş projeleriniz var. Onları destekleyeceğiz…”

Bu sergimiz sırasında birçok yeni Küçük Prens dostu ve koleksiyoneri ile tanıştık. Yoğun ilgi nedeniyle bir ay uzatılarak toplam 2 ay süren sergimizi 27.000 kişiden fazlası ziyaret etti.

Yılın son haftasında ise bu sergimizin CAN Almanak 2015 (Sansürsüz Kültür – Sanat Yıllığı) kitabında önemli kültür-sanat etkinlikleri arasında yer aldığını görmek beni çok sevindirdi.

can_almanak

Bir sonraki adım mı? Müze hayalimizi gerçekleştirmek için adımlarımızı sıklaştıracağız. Öncesinde bu sergimizi ve etkinlikleri yurdumuzun dört bir köşesine ve ileride  yurtdışına taşımayı hedefliyoruz. Neden olmasın? Herşey hayal kurmakla başlar. Hele bir de aynı hayalleri kuran dostlarınız varsa…

Sergi ve etkinlerde emeği geçen tüm dostlarımıza çok teşekkür ederim.

Gururlanacak daha çok iş yapacağımıza eminim.

İyi ki varsınız “yüreğiyle gören dostlar”.

26Eylül – 31Aralık 2015

 

Küçük Prens koleksiyonum hayatımı nasıl etkiledi?

KP_dünya1

En sevdiğim Küçük Prens ilüstrasyonlarından biridir.
 

 
 

Bir süredir düşünüyorum Küçük Prens koleksiyonumun bana ne yararları oldu diye.

 
 
Koleksiyonum benim için bir öğrenme süreci, kendimi tanıma süreci.
 
 
Aynı hayalleri kurduğumuz insanlarla yeni dostluklar kurma aracı.
 
 
Tutkunun peşinden koşmak keyfi. 
 
 
Zaman içinde kendi başına bir değer oluyor. Bir süre sonra insanlar size koleksiyonunuzla tanımlıyor.
 
 
Yeni heyecanlar, yeni hayaller… 
 
 
İlk anından itibaren bu koleksiyonun  bana kattıklarını 15 maddede özetlemeye çalıştım.

Bir liste hazırladım; zaman içinde güncellemek üzere.
 

15. Kitap sergisi yapmayı öğrendim.

Serginin konseptini oluşturmak, hazırlıklar yapmak ne keyifli. Sırada 4. sergimiz var.

KP_Sergi_2013_1 2013 yılında Ankara’da Tayfa Kitapkafe’de yaptığımız ilk sergimizden bir kare (Foto: Yıldıray Lise)

 

14. Gezdiğim yerlerde kitapçı ve sahafları daha sık ziyaret ettim.

Bunu daha bir zevkle yapar oldum. Oralarda sohbetler ettim, yeni şeyler öğrendim oranın kültürüne dair. Anılarım oldu.

 Acqua_alta

Venedik’te “Dünyanın en güzel kitabevi” diye anılan Libreria Acqua Alta Kitabevi’nde İtalyanca, Veneto Bölgesi lehçesi ve Venedik lehçesi baskılarını bulmak güzeldi. (Foto: Yıldıray Lise)

 

13. Dostlarım benim için Küçük Prens kitabı ararken yeni anıları oldu.

Dostlarım ve yüzünü hiç görmediğim kişiler koleksiyonuma yeni kitaplar hediye ederek hayallerime ortak oldular. Koleksiyonuma bugüne kadar 104 farklı kişi katkı verdi. Kendi anıları oldu. Hepsine kucak dolusu sevgiler.

 

12. Küçük Prens kitabının farklı çevirilerini okudum.

Şu an için mevcut 155 farklı yayınevi ve çevirmenden kitapları inceledim.

KP_ilk_baski_1953

Küçük Prens Amerika’da ilk baskısından 10 yıl sonra 1953 yılında ilk kez Çocuk ve Yuvası’nda Ahmet Muhip Dıranas çevirisiyle tefrika edildi.

 

11. “Bazı kelimeler çok güzel” dedim.

İlk okuduğumdan beri Küçük Prens kitabında hayal kurmak, yolculuk, merak, dostluk ve umut kelimeleri için bunu dedim.

 

10. Bir kitabın insanları bir araya getirdiğini gördüm.

Bir grup çatlak insan bir araya gelip koleksiyonumuzun yeni kitaplarını birbirimizle paylaştık.

 

9. Küçük Prens kitabı koleksiyonuna yeni başlayanları duymak, tanımak, gülümsetti beni.

Sosyal medya üzerinden yeni koleksiyonerlerin varlığını görmek beni mutlu eder oldu.

 

8. Bir yeri ziyaret edince orada konuşulan lehçeler hakkında konuşabilir oldum.

Özellikle farklı lehçelerde Küçük Prens kitaplarının basıldığı yerleri ziyaret edince masada bu lehçeler hakkında konuşabilmek çok güzel.

 

7. Paylaşmanın gücünü daha iyi anladım.

Koleksiyonumuzdaki fazla kitapları paylaştık. Yeni koleksiyoner dostlara kitaplar hediye etmeye devam ettik.

eskisehir_toplanti1
 22 Ağustos 2015 tarihinde Eskişehir’de koleksiyoner dostlarımızı ziyaret edip, sohbet ettik ve kitap paylaştık.
 

6. Dünyanın dört bir yanından Küçük Prens dostlarıyla tanıştım.

Dört bir yandan Küçük Prens dostlarıyla tanıştım. Onlarla dostluklar kurdum, kitap takası yaptım, ortak hayaller kurdum.

 

Jean-Marc Probst, avec sa collection personnelle de livres de la

Jean-Marc Probst, dünyanın en büyük Küçük Prens koleksiyonuna sahip. (© Darrin Vanselow for the L’illustre)

 

5. Dünyadaki farklı dillere ve lehçelere ilgim arttı.

Özellikle UNESCO tehlike altındaki diller çalışmalarını ve haritalarını inceler oldum. Farklı dil ve lehçelerde Küçük Prens kitaplarının basımını destekledim.

UNESCO_diller1

Bu kitabı UNESCO’nun Paris merkez kütüphanesinde bulunca çok sevindim. İçindeki haritayla başucu kaynaklarımdan biri oldu.

 

4. Ortak hayallerimiz olan bir avuç yeni dostum oldu.

Küçük Prens Müzesi hayalimiz için adımlar atan yeni dostlarım var.

 KPMG_logo

 

3. İnsanın en önemli kültürel zenginliğinin DİL olduğunu anladım.

Her dilin bir hazine olduğunu daha iyi anladım.

 

2. Yeni hayallerim oldu.

Koleksiyonla başlayan, sergilerle devam eden, farklı dillerde Küçük Prens kitapları basımı ve Küçük Prens Müzesi ile taçlanacak hayaller.

 KP_cizimArtık koleksiyonumun logosu haline gelen bu çizimi Levent Doğutaş yaptı ve benimle paylaştı.

 

1. Sanki daha iyi bir insan oldum.

Tüm bu güzellikleri düşününce gülümsedim.
Kendime sordum: Koleksiyon yapmak, dostluklar kurmak, hayallerimize ortak olmak beni daha iyi bir insan yapmış olabilir mi?
 
 

Okurken bazı maddeler gülümsetti, bazıları düşündürdü. Belki bazıları hüzünlendirdi.

İşte bunlar beni halden hale koyan Küçük Prens koleksiyonumun bana kattıkları.

Hey okur, senin koleksiyonunun ne faydaları oldu?

Bizimle paylaşır mısın lütfen?

15-23ağustos2015

(Not: Bu yazıma katkılarından dolayı dostum Mehmet Sobacı’ya teşekkür ederim.)

Ruşen Özgür Özcan, Tayfa kitapkafe ve Küçük Prens

Bir insan, bir mekan ve bir kitap:

Ruşen Özgür Özcan, Tayfa kitapkafe ve Küçük Prens

 

 Ruşen1

Küçük Prens Koleksiyonerleri Röportaj Dizisi: Ruşen Özgür Özcan

Küçük Prens koleksiyonerleri röportaj serimize Ankara’da bize Tayfa kitapkafe gibi bir ortam sağlayan Ruşen Özgür Özcan dostum ile devam ediyoruz.

Müdavimi olduğumuz Tayfa kitapkafe’de 2013 yılı ilkbaharında “Dünyanın Küçük Prens Kitapları Sergisi”ni açmıştık. İlk sergimizin açılmasında emeği geçen Ruşen, Tayfa kitapkafe ve dostlarının yeri bir başkadır.

Ruşen Özgür Özcan kimdir?

Felsefeci ve Tayfa kitapkafe işletmecisi olan Ruşen dostum kendini şöyle anlatıyor: “40 yaşındayım. Tayfa kitapkafe’de güzel şeyler yapmaya çalışıyorum iki buçuk seneyi aşkın bir süredir. Daha öncesinde barmenlik, otel müdürlüğü ve mühendislik yaptım. Jeoloji mühendisliği ile başladığım üniversite hayatım felsefe eğitimi ile bitti. Mühendislik ile felsefe arasında; bilgisayar mühendisliği, mimarlık, tıp, uygarlık tarihi vb. konularında çeşitli üniversitelerde derslere girdim. Çok daha öncesinde okumayı öğrendim. Nasıl okunacağını merak ederek öğrendim okumayı, okudukça daha çok merak ettim her şeyi. Bilmeyi istedim ta baştan beri, o yüzden de hep kendimle uğraştım, kendimi sevdim bu yüzden de. İnsanlarla uğraşıyorum, sevdiklerimle uğraşıyor-uğraştıklarımı seviyorum.”

Ruşen ve Tayfa kitapkafe ile şu adreslerden iletişim kurabilirsiniz:

Tayfa kitapkafe internet sitesi: http://www.tayfa.com.tr/

Tayfa kitapkafe facebook adresi: https://www.facebook.com/tayfa.kitapkafe

 Ruşen3

Yıldıray Lise: Küçük Prens kitabında sizi en çok ne etkilemiştir?

Ruşen Özgür Özcan: İnsanlara nasıl düşünmeleri gerektiği, nasıl davranmaları gerektiği ve hatta nasıl hissetmeleri gerektiği öğretiliyor. Toplumsal olarak kendilerine biçilen rollerin içinde kalarak yaşıyorlar. Küçük Prens bunların O KADAR DA doğru olmadığını söyler bana. Ayrıca olaylara ve şeylere yaklaşım tarzıyla-bakış açısıyla çok yakından ilgili olduğunu da söyler.

Yıldıray: Küçük Prens ile ne zaman ve nasıl yollarınız kesişti?

Ruşen: Okumaya başladığım ilk zamanlardan beri Küçük Prens’i okurum. İlk okuma zamanlarında elime ne geçerse okuduğumdan çok seçici değildim tabii ki. Ancak bir süre sonra senede en az bir kere okuduğum bir kitap haline geldi.

küçük prens

Yıldıray: Küçük Prens ile ilgili neler biriktiriyorsunuz? Koleksiyonunuz nelerden oluşuyor ve neyi amaçlıyor?

Ruşen: Çok kısa bir süre öncesine kadar hiçbir şey biriktirmiyordum. Sadece okuyup anlamaya çalışıyordum. Tayfa kitapkafe’de yaptığımız “Dünya’nın Küçük Prens Kitapları Sergisi” ile beraber Küçük Prens kitapları toplamaya başladım. Henüz pek yeni bir koleksiyoncuyum ve açıkçası çok da ilgilenemiyorum şahsen ama dostlar ve arkadaşlar sağ olsunlar, onların destekleri ile devam ediyorum kitap biriktirmeye.

Yıldıray: Ne zamandan beri bu koleksiyonu yapıyorsunuz? Nasıl başladınız?

Ruşen: 2012 yılı sonu 2013 yılı başında ortaya çıkan sergi fikriyle beraber koleksiyon fikri de oluştu. Yıldıray Lise’nin ve Mehmet Sobacı’nın destekleri ile başladı diyebilirim.

Yıldıray: Koleksiyonunuz nasıl oluştu? Kendiniz mi alıyorsunuz yoksa yardım eden dostlarınız var mı?

Ruşen: Şu anda benim aldığım Küçük Prens kitabı sayısı sanırım 2 ya da 3’tür. Diğer kitapların tümü arkadaş ve dostların hediyesi ile eklenmiştir koleksiyona.

 

Yıldıray: Koleksiyonunuzun son durumu hakkında bilgi verir misiniz? Kaç parça var?

Ruşen: Koleksiyon deyip duruyorum ama bendeki Küçük Prens kitapları sayısı şu anda 35 sadece. Dediğim gibi şahsen pek ilgilenemedim, arkadaş ve dostların katkısıyla bu kadar oluyor pek de uzun sayılmayacak zaman içinde.

Yıldıray: Koleksiyonunuzu internet üzerinde veya farklı yollarla paylaşıyor musunuz?

Ruşen: Şu anda hayır ama bildiğim kadarıyla yakın bir zamanda bu da gerçekleşecek. 🙂

Yıldıray: Koleksiyonunuzun geleceğiyle ilgili hedefleriniz var mı? (sergileme, bağışlama vs.)

Ruşen: Sergileme durumu her zaman söz konusu ancak tabii ki öncelik daha önce olduğu gibi kitap sayısı benden daha fazla olan arkadaşların koleksiyonlarındadır. Onların da arzusu doğrultusunda yapılan sergilere benden de kitap isterlerse seve seve katkıda bulunurum sergilere. Ortak sergi-karma sergi fikri de söz konusu olabilir tabii ki.

Yıldıray: Diğer koleksiyonerlerle iletişiminiz ve işbirliğiniz var mı?

Ruşen: Yıldıray Lise ve Mehmet Sobacı ile sürekli olarak görüşmekteyim, diğer koleksiyoner arkadaşların da 3-4 tanesi ile de tanışma fırsatım oldu.

Yıldıray: Beğendiğiniz koleksiyonlar var mı? Mutlaka şu koleksiyon parçası bende olsaydı dediğiniz durumlar oldu mu?

Ruşen: Her koleksiyonun kendine has özellikleri var; bir tanesi basılan her kitabı içerirken bir diğeri sadece Türkçe/yabancı dil ve lehçelerde basılmış kitaplardan birer örnek ihtiva ediyor. Bir başkası küçük prens aksesuarlarını ve/veya oyuncaklarını da kitapların arasına katmış durumda. Dolayısıyla her koleksiyon içerdiği anlam nedeni ile değerlidir ve tüm koleksiyonları beğeniyorum. Misal Yıldıray Lise’nin koleksiyonu da harikadır, Mehmet Sobacı’nın koleksiyonu da. İki koleksiyon birbirinin aynı değil yani aynı şeyler biriktirilmiyor birebir olarak, bu sebeple koleksiyonları birbirleriyle kıyaslamadan değerlendirmek isterim ve dediğim gibi şimdiye kadar gördüğüm ve duyduğum tüm koleksiyonları beğendim. Şu koleksiyon parçası bende olsaydı dediğimde bunu arkadaşlarıma söylüyorum ve mümkünse bana geliyor zaten o parça. 🙂 Şaka bir yana koleksiyoner arkadaşların ellerinde olan benim şahsen ulaşamayacağım tüm parçalar bende olsaydı harika olurdu.

Yıldıray: Kendimden biliyorum koleksiyonculuk serüveninde birçok ilginç anılar yaşanıyor. Sizin başınızdan geçen ilginç olaylardan bazılarını paylaşır mısınız lütfen.

Ruşen: İlginç olup olmadığını bilemiyorum ama sergi fikri zamanından sergi sonuna kadar geçen süre benim için çok önemliydi. O arada yaşadıklarım hayatıma olumlu anlamda çok etki etti. O zamanlarda yanımda olan insanlarla beraber yetersiz imkanlarla şimdiye kadar pek örneği görülmemiş güzel bir şey başarmanın hazzı ve birliktelik çok önem taşıyor benim için. Koleksiyonculuk da o zamanlarda ortaya çıktı zaten.

sergi

Yıldıray: Yeri gelmişken sorayım; 2013 yılı ilkbaharında Tayfa kitapkafe’de yaptığımız “Dünyanın Küçük Prens Kitapları Sergisi” fikri nasıl doğdu?

Ruşen: 2011 yılının sonbahar-kış aylarında ortaya çıkan bir durum küçük prens kitapları sergisi yapmak. Ortak bir arkadaşımız vasıtası ile Yıldıray Lise ile tanıştık. Tayfa kitapkafe’de bir sergi yapalım ve bunu nasıl yaparız diye başladık. Mekanın sergiye hazırlığı, sergi süresince sunulacak küçük prens kitapları ve hediyelik eşyaların tedarik edilmesi, sergi süresince yapılacak söyleşi ve etkinliklerin ayarlanması, sergi ve etkinlik afişlerinin yapılması gibi bir çok konu çıktı önümüze. Sergi fikrimizi ilgili olduklarını düşündüğümüz bir iki kuruma açtıysak da bize serginin yapılması için maddi bir katkı veremeyeceklerini söylediler. Bunun üzerine yapılabilecek her şeyi biz yapmaya karar verdik ve işe giriştik. sergileme ünitelerinin yapımında, hediyelik eşyaların üretiminde bir çok kişinin çokça emekleri var. Günler ve haftalar süren çalışmalar sonucunda Dünyanın Küçük Prens Kitapları Sergimizi 29 Mart 2013 tarihinde açtık. iki ay kadar sergimiz açık kaldı. Sergi sırasında güzel ve önemli insanlarla söyleşilerimiz oldu, bir çok şey öğrendik ve üzerine konuştuk. Beklemediğimiz ölçüde ilgi gördü sergi, bir kez daha anladık ki insanlar Küçük Prensi seviyorlar. Yıldıray Lise sergi süresince her gün ziyaretçilere kitapları ve hikayelerini ve çocuklara küçük prensi anlattı. tayfa kitapkafe olarak yaptığımız şeyden çok memnun kaldık çünkü yola çıkış amacımız olan Ankara için – kültür ve sanat için- güzel şeyler yapmak düşüncesine çok uygun bir şey yaptık.

Yıldıray: Tayfa kitapkafe sergimiz dışında birçok etkinliğe de ev sahipliği yapıyor. Biraz Tayfa kitapkafe ve bu güzel etkinliklerden bahseder misiniz lütfen?

Ruşen: Tayfa kitapkafe “Dünyanın Küçük Prens Kitapları Sergisi” dışında da kendimizce değerli olan etkinlikler ve buluşmalara ev sahipliği yaptı. Şu anda aklıma gelenleri sıralayayım isterim: Permakültür buluşmaları, çocukların güzel zaman geçirebilecekleri haftasonu çocuk etkinlikleri, tek kişilik ve iki kişilik tiyatro oyunlarının sahnelenmesi, yazları açık havada olmak üzere tüm yıl sinema günleri ve sayılamayacak kadar kurum ve kişilerin bir araya geldiği toplantılar ve buluşmalar.

Tayfa kitapkafe henüz üç yaşında bile değil ancak şu zamana kadar bize söylenenlerden anladığımız yaptıklarımız insanlar tarafından sevilmiş ve seviliyor. tayfa kitapkafe öncesinde olmayan ancak tayfa kitapkafe öncülüğüyle gerek Ankara gerekse diğer kentlerde yaygınlaşmaya başlayan etkinliklerin ortaya çıkması bizleri sevindiriyor.

Tayfa kitapkafe kendisini şöyle anlatır:

“Together we stand, divided we fall” –“Birlikte kuvvetliyiz, bölünürsek kaybederiz”

Örneğinde olduğu gibi bir aradayken, birlikteyken bir şeyleri başarabiliriz. Tayfaların yaptığı da bu biçimdeymiş gibi geliyor. Tayfa deyince aynı seviyede insanların olduğu bir grup geliyor akla… Ne görevleri ne de nitelikleri ayrılmıştır. Ve tayfa geminin ilerlemesi için beraber çalışır. Bu bütüncül ve sürekli hareket ve çalışma ile ilerlenir. Birisinin aksaması durumunda bir başkası yerini alabilir çünkü hepsi tayfadır. Tayfa şemsiyesinin altında toplananlar hem ilerleyişi sağlarlar hem de ilerlerken yola çıkan sıkıntıları gidermek ve devam etmek için uğraşırlar. Belirli bir amaçları, hayalleri, gidilecek yolları vardır. Hepsi tek tek bireydir ancak hepsi bir arada tayfadır ve karşılaşılan sıkıntılar bireylerin çözeceğinden daha zorlu olacaktır. Bu durumda tayfa olarak girişilir işe. Her türlü engel sadece tayfa tarafından ortadan kaldırılacaktır. Bu engel kaptan olarak bile ortaya çıktığında şu söz kendini gösterecektir: “Kaptan Yemeğe Çıktı ve Tayfalar Gemiyi Ele Geçirdi.”

İlerleyebilmek, birbirimize destek olmak ve yaşama müdahale edebilmek. Bunun için de TAYFA olmak gerekir.

Tayfa sadece bir kafe ya da kitapçı değildir. Tayfa kitapkafedir; kitapçının bahçesine masa sandalye koyarak kafe olmayı veya kafenin içine kitap serpiştirerek kitapçı olmayı hedeflememiştir. Kitabı ve kafeyi beraber düşünmenin sonucunda ortaya çıkarılan bir yapıdır.

Tayfa bir kamusal alandır. Herkese açık ve her türlü paylaşıma uygun ortam sağlamaya çalışandır. Tayfa zamansal ve mekansal koşulları elverdiğince herkese ve herkesin ürettiklerinin paylaşımına açık bir ortamdır.

Tüm bunları yaparken tayfa son söz olarak şunu söyler:

“We are all in the same boat” – “Hepimiz aynı gemideyiz”

ve tayfa kitapkafe üç yıla yakın bir zamandır birlikte olduğu herkese çok teşekkür eder.

tayfa

Yıldıray: Bu koleksiyonu oluştururken size bir şeyler kattığını veya sizi değiştirdiğini düşündünüz mü hiç?

Ruşen: Küçük Prens kitaplarını biriktirmeye başlamak daha doğrusu hangi Küçük Prens kitaplarını biriktireceğimi düşünmek; beni dünyanın diğer dillerinde Küçük Prens’in nasıl okunduğu üzerine ve diller üzerine yeniden düşünmemi sağladı. Öteden beri başka dilleri görmekten veya duymaktan hoşlanırım ve ilgi duyarım. Koleksiyonculuk fikri Küçük Prens hikayesinin diğer diller ve kültürlerde nasıl yer aldığını düşünmeme yol açmıştır. Beni değiştirdi mi? Mutlaka değiştirmiştir koleksiyonculuk fikri ve pratiği. Ama asıl değişikliği her okuduğumda zaten kitabın kendisi yapıyor.

Yıldıray: Ana koleksiyon dışında başka Küçük Prens malzemeleri de biriktiriyor musunuz?

Ruşen: Hayır biriktirmiyorum. Elimde 3-5 parça küçük prens aksesuarı var ama onlarla bir koleksiyon yapmayı düşünmüyorum. Oluşmakta olan koleksiyonumun amacı diğer dillerde Küçük Prens’in ne ifade ettiğini anlamaya çalışmaktır bir yandan da. Küçük Prens hikayesinin diğer dillerdeki tınısını ve o dilleri konuşan/okuyan insanlar için ne anlam ifade ettiğini merak ediyorum.

Yıldıray: Küçük Prens kitabının bu kadar sevilmesinin sırrı nedir sizce?

Ruşen: Zaman ve mekandan bağımsız olarak herkese anlatmak istediği hikayeyi anlatabilmesidir. Herkesin hikayesini anlatmıyor asla ama herkese anlatıyor hikayeyi. O yüzdendir ki herkes kendisi için zannediyor anlatılan hikayeyi o yüzden de seviyorlar. Küçük Prens’in ağzından dünyanın tüm dillerinde ve herkese anlatabilen bir hikaye olmasıdır sırrı.

Yıldıray: Kitabın sizi etkileyen bölümleri hangileridir?

Ruşen: Küçük Prens kitabı bütüncül olarak çok değerli ve anlamlıdır ancak benim için öne çıkan noktalar, bakış açısı ve anlayış farkını ortaya koyan fil yutmuş boa yılanı anlatısı ve gezegenleri dolaşarak insanları ve anlayışları hakkında bilgi sahibi olduğu kısımlardır.

Yıldıray: Sizce küçük Prens kitabının en önemli mesajı nedir?

Ruşen: Genel olarak şeyleri anlamak için bakış açımızı-anlayışımızı değiştirmemiz gerektiğini (yani bence yamuk bakmak gerektiğini *Slavoj Žižek) ve bize öğretilenin değil bizim öğrendiğimizin önemli olduğunu söyler.

yamukbakmak

 (Tayfa kitapkafe’nin merdiven duvarında asılı Cristiana Ceppas’ın “yamuk bakmak” başlıklı fotoğraf)

Yıldıray: Türkiye’de bir Küçük Prens Müzesi kursak, sizce içinde mutlaka olması gerekenler nelerdir?

Ruşen: Öncelikle pek tabii ki dünyanın her dilinde yazılmış kitaplar, o kitapların ait olduğu dillerin kültürlerini inceleyebileceğimiz, o dilleri karşılaştırabileceğimiz olanak veya ortam. Sürekli Küçük Prens okumaları dinleyebileceğimiz bir mekan.

3Eylül2014, Ankara

Fotoğraflar: Ruşen Özgür Özcan arşivi

Yüzlerce Dilde Bir Küçük Prens

Mali_Bambara_dili

(Siyahi Küçük Prens kapaklı Mali’de konuşulan Bambara

dilinde kitap – en sevdiğim kitaplardan biridir.)


Sevdiğim şairlerden Haydar Ergülen’den Küçük Prens ile ilgili yazı isteği içeren eposta almak günümü şenlendirdi. 20. yüzyıl Fransız edebiyatının en etkili eserlerinden biri seçilmiş, tüm dünyada adını hiç bilmediğimiz dillere dahi çevrilmiş, birçok sanat eserine ilham vermiş bu kitapla ilgili ne yazsam diye düşünmeye başladım.

Kitap ve yazarı Exupery ile ilgili bilgi veren kitap ve yazılara ulaşmak mümkün olduğu için kendi Küçük Prens hikayemi anlatmaya karar verdim.

 cropped-kp_kapak1.jpg

“Bu büyükler tuhaf oluyor”

 

Bana göre dünyayı ve insanları daha iyi tanımak için en güzel modern edebiyat ürünü. Masal tadında. Masallarda bize anlatılan her şey var: Kötüler, iyiler, onları anlamak… Bir kere değil defalarca okunmalı. Her okuyuşumda farklı tatlar alıyorum, farklı bölümleri dikkatimi çekiyor.

 

Bana göre küçüklerden çok büyüklere yazılmış bir kitap. Çocukken okuduğumuz masalların tadını bize veren bir kitap. İçinde dostluk ve umut bulurum her okuduğumda.

Evrensel değerleri çocuk diliyle ve merakı içinde anlattığından belki de hepimizin gönlünü çalmış bir kitap.

 

Her okuduğumda farklı bir yerini keşfediyorum kitabın. İlk göz ağrım olan tilki ile muhabbetinin ise yeri her zaman ayrıdır. Burada dostluğun çok iyi anlatıldığını düşünüyorum. Kitabın başında şapka ve koyun çizimleri ise bize çocukların hayal dünyasını çok güzel anlatıyor. Yaşlandıkça bizim unuttuğumuz bu hayal dünyasını…

 Y_Lise_sergi_alani5(İstanbul sergimizden bir görüntü)

Bence modern bir masal bu kitap içinde insanları ve dünyayı anlamamızı sağlayan birçok konu var. Kitabı her okuduğumda içimde bir umut ışığı belirir.

 

Okuyan herkes farklı bir cümlelerin altını çizdiğini ve bazı cümleleri çok sevdiğini söylüyor. Kitabın özünü de anlatan her gezegeni ziyaretinden sonra Küçük Prens’in söylediği “büyükler gerçekten çok tuhaf” cümlesini severim. Üzerinde düşününce bize ne kadar çok şey anlattığını fark ederiz.

Kitap dünyada birçok sanatçıyı etkilemiş ve farklı sanat dalında ürünler ortaya çıkmış: Opera, tiyatro, bale, buz dansı gösterisi, film, şarkılar, çizgi film, çizgi roman… Japonya ve Brezilya’da birer müzesi kurulmuş. Güney Kore’de bir Fransız Mahallesi kurulmuş Küçük Prens için.

 

Çoğu kişinin başucu kitabı olan Küçük Prens’i hala okumadıysanız lütfen okuyun! Okuduysanız da tekrar tekrar okuyun!

 

Ahmet Muhip Dıranas, Azra Erhat, Cemal Süreya, Tomris Uyar, Selim İleri…

 

“İsimlerini gayet iyi bildiğimiz bu kişilerin ortak noktası nedir?” diye sorsam. Ne cevap verirdiniz?

Evet, bu önemli yazar ve şairlerimizin hepsi Küçük Prens kitabını dilimize çevirmiş.

Kitap ilk olarak 1943 yılı Nisan ayında Amerika Birleşik Devletleri’nde önce İngilizce, hemen bir hafta sonrada Fransızca olarak basıldı. On yıl sonra 1953 yılında Türkçemize kazandırıldı. Türkçemizde ilk olarak Çocuk Esirgeme Kurumu’nun dergisi Çocuk ve Yuva’da Ahmet Muhip Dıranas çevirisi ile tefrika edildi. 1953 yılında Hüsnü Tabiat Matbaası ve Doğan Kardeş Kitaplığı tarafından 2 farklı kitap olarak da basıldı.

Yıllar içinde birçok farklı çevirmenin ürünleri farklı yayınevleri tarafından basıldı. 1988 yılından beri telif hakları Mavibulut Yayıncılık’da ama yine de farklı baskıları piyasada mevcut. Bizim araştırmalarımıza göre bugüne kadar Türkçemizde yayınevi ve çevirmenlerdeki farklılıkları ele alırsak 104 farklı baskısı olduğunu görüyoruz [Bu listede aynı çevirmenin aynı yayınevi baskısı sadece bir kere ele alınmıştır].

 

Küçük Prens, benim en güzel hikayem

 

1990’lı yılların son dönemlerinde ODTÜ Biyoloji yıllarımda tanıştım Küçük Prens ile. Biraz geç bir tanışma gibi gelmişti bana ama bu kitabın çocuk kitabı olmadığını yıllar geçtikçe “tuhaf bir büyük” olarak daha iyi anladım.

Y_Lise_selfie

(İstanbul sergimizden Küçük Prens ile özçekim)

İlk okuduğum zaman ne hissettim diye düşününce eski defterlerimde birkaç mısra karaladığımı gördüm. Zaman içinde dostlarıma doğum günü ve yılbaşı gibi özel günlerde en çok hediye ettiğim kitap oluverdi. Yıllardır düzenli olmasa da aklım geldikçe tekrar tekrar okurum.

2008 yılı Aralık ayında soğuk bir Ankara gecesinde “ben bir koleksiyon yapmalıyım” dediğim de aklıma ilk isim anında Küçük Prens kitabı oldu. Böyle başladı Küçük Prens kitapları koleksiyonum. Ertesi gün internet aramalarında gördüm ki dünyada tüm kitapları toplamış insanlar var, Türkiye’de de bir elin parmağı kadar insan kitapları biriktiriyor. Bunlardan biri, dostum Mehmet Sobacı. Zaman içinde onunla Küçük Prens ve koleksiyon hakkında konuşmaya başladık, kitap takası yaptık. Koleksiyonerleri bir araya getirme ve ortak bir sergi açma hayalleri kurduk.

Y_lise_ayna_goruntusu_kitap

 (Ayna görüntüsünden okuyabildiğiniz Fransızca kitap)

Türkiye’de en önemli koleksiyonlar olarak dostum Mehmet Sobacı’nın koleksiyonu ve kendi koleksiyonumu sayabiliriz. Her koleksiyonerin farklı hedefleri olabiliyor. Sobacı her kitabın baskısını toplamayı hedefliyor ve şu an koleksiyonunda yaklaşık 750 kitap var. Yıllar içinde kendi koleksiyonumun iki amacı oldu:

  1. Dünyada yayınlanmış tüm dil ve lehçelerden bir kopya. Şu an için koleksiyonumda 206 dil ve lehçeden kitap örneği var. Koleksiyonuma eklenmek için yolda olan kitaplar olduğu için tam sayıyı veremiyorum.
  2. Türkçe olarak yayınlanmış tüm çevirilerin farklı çevirmen ve yayınevleri tarafından hazırlanan baskılarından bir kopya (hesaplarıma göre şu ana kadar 104 farklı çeviri/basım var). Benim koleksiyonumda şu an 76 farklı baskı var.

Ağustos 2014 itibariyle koleksiyonumda tüm dünyadan 206 farklı dil ve lehçede kitap; 76 farklı Türkçe baskısı; ilginç baskı örnekler (ayna görüntüsü kitap, cep telefonlarındaki T9 dilinde sadece sayılarla yazılmış bir kitap); 3 boyutlu kitaplar; mini kitaplar var. Toplamda ise 400’den fazla Küçük Prens kitabım var.

Benim için en değerli kitaplardan biri uzun süre aradığım, kapağında siyahi bir Küçük Prens olan Mali’de konuşulan Bambara dili versiyonudur. Çok severim onun kapağını. Dostlarım uzun bir aramadan sonra bulup getirmişlerdi bana. Bazı dillerle orijinal çizimler dışında birçok kapak ve yeniden iç çizimler yapılmış. Bunların en iyi örnekleri Korece, Rusça, İspanyolca, Hint dilleri, Çince, Balkan ülkeleri dilleri ve Türkçemizde var.

mini_boy_caroulsek_kitap2

 

(3 boyutlu mini caroussel kitap)

Koleksiyonun tek sahibi ben değilim aslında. Benim  “Küçük Prens / Prensesler” adını verdiğim yaklaşık 80 kişinin katkısı ile büyüdü koleksiyonum. Yurtdışına gittiğinde mutlaka bir kitapçıya uğrayanlar… Couchsurfing yapanlar ve evlerinde kalanlardan ülkelerine döndüklerinde mutlaka bir Küçük Prens kitabı isteyenler… Özel sipariş verenler…

Bu koleksiyonun en güzel yanı yeni dostluklar oldu. Hem ülkemizden hem de dünyanın dört bir yanında güzel insanlarla tanışma ve Küçük Prens hakkında konuşma, kitap takas etme fırsatı buldum.

 

İnsanın en önemli kültürel değeri: Diller… Lehçeler…

 

Koleksiyonumdaki kitap sayısı arttıkça dünyanın farklı alfabelerini daha yakından tanıma şansım oldu. İnsanın kültürel çeşitliliğine ve deneyimine bir kere daha hayret ettim diyebilirim. Aynı cümleleri hiç bilmediğiniz dil veya lehçelerde farklı alfabelerde görmek büyük bir zenginlik doğrusu. .

 

Son yıllarda kitabın kendisinden ziyade bu diller daha ilgimi çeker oldu. Sri Lanka’nın Singalaca dili alfabesi, Gürcü alfabesi ve birçok alfabeyi tanıdım; harflerin güzelliklerine hayran kaldım. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu’nun (UNESCO) dünyada tehlike altındaki diller listelerini ve haritalarını aldım. Bu dillerle ilgili detaylı incelemeler yapıyorum.

Sri_Lanka_Singalaca

(Sri Lanka’nın resmi dili Sinhalaca kitap – en sevdiğim alfabelerden biri)

Yaptığımız çalışmalara göre Temmuz 2014 itibariyle dünyada 253 farklı dil ve lehçede Küçük Prens kitabı basıldığını biliyoruz. Bu diller içinde hiç duymadığımız, varlığını dahi bilmediğimiz, yok olmak üzere olan, dünyadan yok olmuş ve yeni uydurulmuş dillerde kitaplar var.

 

Temmuz ayında Instagram ve Twitter hesaplarımdan her gün bir dil/lehçede kitabın ilk bölümünü paylaşıyorum. Farklı dilleri tanımak ve aynı metni görmek herkes için çok şey ifade ediyor.

 


yildiray_lise_kucukprensi_anlatiyor_Ankara

(Ankara Tayfa Kitapkafe’deki Dünyanın Küçük Prens Kitapları

sergisinden bir kare – Foto: M. Hakan Baykal)

  

Küçük Prens Müzesi hayalimiz

 

2013 yılında Ankara’da TAYFA Kitapkafe’de, 2014 yılında ise İstanbul Zorlu Center AVM’de koleksiyonumu sergileme fırsatı buldum. Katılım ve ilginin fazla olması bizi sevindirdi ve yeni Küçük Prens koleksiyonerleri ile tanıştık.

Bu sergiler ile Küçük Prens kitabının dünyada ne kadar çok sevildiğini, ne kadar çok kişiye ulaştığını gösterdik; dünyadaki dillerin çeşitliliğine, insanların kültür çeşitliliğine dikkat çektik ve farklı alfabelerde de olsa aynı kitabı okuduğumuzu anlattık.

Sergilerimizde gördük ki bildiğimizden daha çok kişi Küçük Prens kitap veya objelerinin koleksiyonunu yapıyormuş. Sergilerimize İstanbul, Ankara, Adana, Mersin ve Eskişehir’den gelen Küçük Prens dostları ve koleksiyonerleri oldu.

Sergilerimizde ve sanal alemde tanıştığımız yaklaşık 30 kişinin Küçük Prens kitabı koleksiyonu yaptığını biliyoruz. Şimdilik internet üzerinden haberleşiyoruz, sanal bir müze hazırlığımız var. Sonrasında ise fiziki bir mekanı olan “Küçük Prens Müzesi” kurmak istiyoruz. Bana göre hayal kurunca oluyor, eminim ki bir süre sonra bu müzeyi kurabiliriz. Ne de olsa “Büyükler çok tuhaf oluyor”.

 

25 Ağustos 2014, Ankara

Fotoğraflar: Yıldıray Lise

(Bu yazı http://www.artfulliving.com.tr/ adresinde yayınlanan yazı güncellenmştir: http://www.artfulliving.com.tr/detay/duumlnyanin-kuumlccediluumlk-prens-kitaplari-sergisi )

 mini_boy_carousel_kitap3

(3 boyutlu mini caroussel kitap açık hali)

Küçük Prens Hakkında Okuma Önerileri:

Küçük Prens’in Güzel Hikayesi. 2013. Mavibulut Yayıncılık.

Küçük Prens Çöle Düşen Yıldız. Mehmet Coral. 2014. Doğan Kitap.

 

Küçük Prens Koleksiyonları:

Mehmet Sobacı Koleksiyonu: www.mehmetsobaci.com

Yıldıray Lise Koleksiyonu: www.yildiraylise.com

Jean-Marc Probst Koleksiyonu: www.petit-prince-collection.com

 

NOT: Küçük Prens kitabının farklı dil ve lehçelerinden örnek kitaplardan birini her gün Twitter ve Instagram hesabımda paylaşıyorum.