İZ TV “9 Sıcak Nokta Belgesel Kuşağı”nı nasıl hazırladı?

2011 Uluslararası Orman Yılı kutlamaları çerçevesinde İZ TV Belgesel Kanalı ile Küresel Çevre Fonu (GEF) destekli “Orman Koruma Alanları Yönetiminin Güçlendirilmesi Projesi” ortakları Türkiye’nin 9 orman sıcak noktasını anlatan belgesel kuşağı hazırladı.

9 Sıcak Nokta Belgesel Kuşağı”nın her bölümü sanatçıların, bilim insanlarının, sivil toplum temsilcilerinin, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ve Orman Genel Müdürlüğü taşra teşkilatında görevli uzmanların katılımı ile çekildi ve düzenli olarak İZ TV’de yayınlandı.

“9 Sıcak Nokta Belgesel Kuşağı” yönetmeni Vedat Atasoy bu belgesel kuşağı ile ilgili Yıldıray Lise’nin sorularını UNDP Türkiye’nin aylık dergisi “Yeni Ufuklar” için yanıtladı.

(Fotoğraf: Yıldıray Lise – Yenice Ormanları çekimleri)

Yeni Ufuklar: İZ TV’yi bize kısaca anlatır mısınız?

Vedat Atasoy: Ben Vedat Atasoy, Murat Toy, Ahmet Sargın ve Coşkun Aral’dan oluşan kurucu ekip, Şarküteri Prodüksiyon çatısı altında Türkiye’nin ilk belgesel kanalı projesini hayata geçirdik ve “Her Şey Ardından Bir İZ Bırakır” sloganıyla 6 Şubat 2006’da yola çıktık. 60 kişilik çekirdek ekip ve 100’den fazla bağımsız belgeselcinin desteğiyle önce Türkiye’nin ardından da Avrupa’nın en iyi belgesel kanalı olduk. 2007 yılında Hotbird TV Ödüllerinde ”Avrupa’nın En İyi Belgesel Kanalı” ödülünü kazandık. Türkiye’nin saygın dijital platformu DIGITURK’ün 18. ve 182. kanalından ve 318. kanalından HD olarak yayın yapan İZ, şu anda Türkiye’nin en çok izlenen belgesel kanalı.

Yeni Ufuklar: 2011 “Uluslararası Orman Yılı” idi. Bu yılda birçok kurumla ortak çalışarak “9 Sıcak Nokta” belgesel kuşağını hazırladınız. Bu fikir nasıl doğdu?

Vedat Atasoy: Türkiye ve yakın coğrafyasının, kültürel ve tarihi zenginlikleri kadar doğası da bizim için anlatılması gereken öncelikli konulardan biriydi.  Bu sebeple kurulduğumuzdan beri birçok projeye imza attık. Bunlardan biri de geçen sene Küre Dağları Milli Parkı’nda hazırladığımız ”Küre: Doğaya Saygı” belgeseliydi. Bu belgeselin çekimleri esnasında İZ TV yapımcılarından Dilek Mayatürk ve UNDP Türkiye Ofisi’nden Yıldıray Lise bu projenin temellerini oluşturdular. Ardından yaptığımız detaylı çalışmalarla da proje hayata geçti.

Yeni Ufuklar: Bu belgesel kuşağı çekimlerinde hangi kurumlarla ve kişilerle işbirliği yaptınız?

Vedat Atasoy: Öncelikle “9 orman sıcak noktası” kavramının isim babası olan Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye) ve bizi bu projenin oluşumundan son anına kadar yalnız bırakmayan Yıldıray Lise kanalıyla UNDP Türkiye ile görüşüldü. Ardından Çevre ve Orman Bakanlığı ile irtibata geçtik. Orman Genel Müdürlüğü, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ve Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı ile protokoller imzalandı. Böylece aslında Türkiye’de çok da fazla örneği bulunmayan kapsamlı bir proje başlamış oldu. Belgesel projesinin sponsoru olan COLUMBIA’nın da desteğini unutmamak lazım. Ama bence en büyük teşekkürü, bu projede ”GÖNÜLLÜ” yer alarak, bu zor coğrafi koşullarda belgesel serisinin hayata geçmesini sağlayan usta oyuncular (bölüm sırasına göre); Erkan Can, Pelin Batu, Olgun Şimşek, Uğur Polat, Hakan Gerçek, Şevval Sam, Güven Kıraç, Mehmet Aslantuğ ve Serhat Tutumluer‘e etmek isterim. Onların içten hisleri ve doğanın korunması adına yapılan tüm çabalara gönüllü destekleri bu projenin başarısında en önemli faktördür. Ayrıca görsel olarak görkemli görüntüler elde etmemizi sağlayan kameramanlarımız; başta Oğuz Özdemir olmak üzere, Ethem Tosun, Aydın Kapancık veSerdar Sönmez’e de çok teşekkür ederim. Son büyük alkış da tüm bu projenin yükünü sırtında taşıyan Dilek Mayatürk’e gelmeli.

Yeni Ufuklar: 9 ayda 9 farklı yerde 9 sanatçı ile çekimler yaptınız. Başınızdan mutlaka ilginç olaylar geçmiştir. Bunlardan birkaçını anlatır mısınız?

Vedat Atasoy: Çok renkli insanlarla, çok renkli ve görkemli ama bir o kadar da zor coğrafyalara gittik. Elbette bu birçok unutulmaz anları da beraberinde getirdi. Ama özellikle 2 metre kar varken gittiğimiz ve 3-4 gün mahsur kaldığımız Karçal Dağları çekimi tam bir maceraydı. Erkan Can‘ın pozitif enerjisiyle tüm bu zorluklar neşeli bir yolculuğa dönüştü. Uğur Polat‘ın korkmasına rağmen, Baba Dağı’nın 2000 metre yükseklikteki parkurundan yamaç paraşütü ile atlaması bize de sürpriz oldu. Şevval Sam ile yoğun siste kaybolduğumuz anda sislerin içinden Hızır gibi çıkan Çoban Ahmet’i herhalde hiç kimse hayatı boyunca unutmayacaktır. Proje danışmanımız Yıldıray Lise’nin Hakan Gerçek‘i ve bizi saatlerce yürütmesi ve 1 saatlik yolların her zaman 2-3 saate çıkması unutulur şey değildi! Hatay’da Güven Kıraç ile yediğimiz şahane yemeklerin tadı hala damağımızda. Olgun Şimşek‘in kar yağdığı için sığındığımız ve yaktığımız ateşle ısındığımız harabe binada söylediği türküler hala kulağımda. Serhat Tutumluer‘in, ateş başında, doğanın koynunda huzur içinde uyuması da en sevdiğim fotoğrafların başında geliyor. Kısaca her yerde çok ama çok eğlendik. Bir an bile sıkılmadık.

Yeni Ufuklar: Her ay düzenli olarak yayınlanan kuşak belgeselleri bugüne kadar kaç kez yayınlandı?

Vedat Atasoy: Belgesel kuşağının 9 bölümü ilk bölümün yayınlandığı Mart ayından itibaren 2011 yılı içinde toplam 345 kez yayınlandı ve 4 milyondan fazla kişiye ulaştı.

(Fotoğraf: Ahmet Şükrü Elbir – son bölüm sonrası ekip fotosu (soldan sağa – Vedat Atasoy, Dilek Mayatürk, Yıldıray Lise)

Yeni Ufuklar: Sizce bu belgesel kuşağının önemi nedir?

Vedat Atasoy: İZ TV kurulduğu günden beri doğa koruma bilincinin aşılanması için bir çok proje gerçekleştirdi. ”9 Sıcak Nokta” da bu projelerden biri. Ancak bu projenin bence en önemli özelliği, Türkiye’de doğayı önemseyen kişilerin sayısının hiç de az olmadığını göstermesi olmuştur. Bu kadar usta oyuncunun bu projede yer alması toplumun birçok katmanındaki kişileri de hareketi geçirmiş ve toplumsal bilinç düzeyini arttırmıştır.

Yeni Ufuklar: Ormanlar ve doğa koruma konusunda 2012 yılında hayata geçirmeyi düşündüğünüz projeleriniz var mı?

Vedat Atasoy: Elbette. İZ kurulduğundan beri en çok önemsediğimiz konuların başında bu geliyor. Şahsen de doğa ve arkeoloji benim özellikle ilgi alanlarım. Ancak bu konular ile yapılan projelerin daha profesyonel yaklaşımlarla oluşması gerekiyor. Sponsorların ve devletin bu projelere maddi desteğinin artması çok önemli bir konu.

Not: Bu röportaj ilk olarak UNDP Türkiye’nin “Yeni Ufuklar” Dergisi’nin Ocak 2012 tarihli 73. sayısında yayınlanmıştır.

Röportajın İngilizcesi:INTERVIEW: 9 HOTSPOTS DOCUMENTARY SERIES

İZ TV tarafından hazırlanan Küre Dağları Milli Parkı tanıtım filmi

Önemli bağlantılar:

İZ TV “9 Sıcak Nokta Belgesel Kuşağı” hakkında detaylı bilgi

GEF destekli “Orman Koruma Alanları Yönetiminin Güçlendirilmesi Projesi” 2011 Uluslararası Orman Yılı Etkinlik Raporu

Bu konuyla ilgili blog yazılarım:

9 SICAK NOKTA BELGESEL KUŞAĞI

“YEŞİL KÜRE” belgeseli 27 Temmuz tarihinde İZ TV’de!

 Türkiye’nin Orman Sıcak Noktaları 

Doğanın En Güzel Giysisi: Ormanlar

(Fotoğraf: Yıldıray Lise – Küre Dağları Milli Parkı)

Orman denizine her girdiğimde, yaşamı Amanos Ormanları’nda geçen Sarısekili bir orman köylüsünün sözleri gelir aklıma: “Orman, dağların elbisesidir. Ormansız dağ, çıplak insana benzer!” Doğayı çıplak bırakmayan bu giysinin kıvrımları arasında dolaşırken karşınıza çıkan zenginlik gözlerinizi kamaştırır. Akdeniz’in makileri, Karadeniz’in yağmur ormanları, fundalıklar, yaşlı ormanlar, geniş ve iğneyapraklılar, karışık ormanlar… Her farklı orman tipi farklı yaşam ortamları sunar kucağındaki türlere; bitkilere, memelilere, kuşlara, sürüngenlere, çiftyaşamlılara, mantarlara, böceklere… Ve bu farklı türlerin her biri çok hassas dengelerle birbirine bağlıdır. BM Tarım ve Gıda Örgütü’nün Küresel Orman Kaynakları Değerlendirme 2010 Ana Raporu’na göre dünya karasal alanının yüzde 31’i ormanlarla kaplı. Orman ekosistemi karasal biyolojik çeşitliliğin en az yüzde 80’ini barındırıyor; aromatik yağlardan bitkisel ilaçlara, yiyecek ve giyeceğe kadar 5 binden fazla ticari ürüne ev sahipliği yapıyor. Sağladığı ürünler dışında, su kaynaklarının korunması, barındırdığı canlıların devamlılığı, biyolojik çeşitliliğin korunması ve iyileştirilmesini de destekliyor. Temiz su, toprak koruma, sel kontrolü gibi pek çok konuda yaşam destek hizmeti sağlıyor. Ana karbon yutakları olarak iklim değişikliğinin etkilerini azaltıyor.

Bu yaşamsal önemine karşın ormansızlaşma ve orman bozulması tüm dünyada acil çözüm bekleyen sorunlar arasında. Ormansızlaşmanın dünya genelinde en yaygın nedeni, bu alanların tarla açmak üzere yok edilmesi. Onu yangınlar, böcek zararları, hastalıklar, doğal felaketler ve istilacı türler izliyor. Bunun sonucunda orman alanları, barındırdığı canlılarla birlikte, eski doğal dokusu geri gelmeyecek şekilde tahrip oluyor.

Yazının tamamını National Geographic Türkiye’nin Kasım 2011 sayısında okuyabilirsiniz: http://www.nationalgeographic.com.tr/ngm/1111/konu.aspx?Konu=1

Yazı: Yıldıray Lise

Dergideki yazıda yer alan fotoğraflar: Aykut İnce / OGM Arşivi

Güz renkleri

(Yeşil Atlas Sayı: 22 kapağı)

“Eylül’se şiir bekleyebilir

yazma, ağaçlara bak

şiir gazel gibi dökülebilir”

Haydar Ergülen

Yaz biter… Tatil biter… Okullar açılır…

Eylül ayı ile sonbahar gelir şehre. Ormana ise gazel mevsimi düşer.

Güz mevsimini en iyi dökülen yapraklar ve ormanlar anlatır.

Şehirde oturanlar belki bir parkta yere dökülmüş gazellerin üzerinde yürümüştür. Kederli veya mutlu.

Orman köyünde yaşayanlar meyveleri veya mantarları toplamıştır. Kış hazırlıklarını tamamlamıştır.

Ben de en çok güz mevsimini severim ormanda. Orman bir renk cümbüşüne bürünür. Ağaçların çoğu yapraklarını döker. Her ağaç aslında farklı olduğunu belli eder.

Türkiye’nin birçok bölgesinde farklı orman yapısını görme şansım oldu. Güz mevsiminde en çok Batı Karadeniz Bölgesi ve Amanos Dağları’nı severim. Herkesin favorisi farklı yerler olabilir. Küre Dağları Milli Parkı, Yedigöller Milli Parkı, orman denizi Yenice Ormanları, Bolu Mengen civarı ve güneyin yabanıl bölgesi Amanos Dağları’nda ormanı hem dışarıdan hem de içeren görmek ayrı bir keyif.

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki Türkiye’de yaşayan herkes yeşili ve ormanı seviyor.

Ama galiba uzaktan seviyoruz. Hele sonbahar olunca uzaktan ünlü bir ressamın eserine bakar gibi herkesin hoşuna gider. Gökkuşağı renkleri ile bezenmiş gibidir ormanlar.

Uzaktan sararmış yaprakları ve bazı kızıl yaprakları görüp ağaçların türlerini tahmin etmeye çalışmak zevklidir. Sizi çağırır orman ve adım adım yaklaşırsınız. Giderek büyür ağaçlar ve ormanın derinliklerine dalarsınız. İşte o an fark edersiniz sadece ağaçlar yok ormanda. Yakından gördüğünüz ve dokunduğunuz ağaçlarla birlikte birçok farklı canlı türü bir arada yaşamakta…

Bu yazının tamamı Yeşil Atlas (Sayı:22) e-dergisinde yayınlandı: http://www.yesilatlas.com/OncekiSayilar.aspx

Milli Park adlı bir şiir

 

Bir şiir yaz hey usta

 

Anlatsın Anadolu’yu

 

Anlatsın dört bir yanındaki

 

Milli parkları

 

 

Bir şiir yaz hey usta

 

İlkbahar, yaz, güz ve kış

 

Olsun içinde

 

Anlatsın Anadolu’nun

 

Milli parklarını

 

 

Bir resim çiz hey usta

 

Umudun resmi olsun!

 

 

6haziran2011

 

 

Elif Sofya’nın “Düzensiz” adlı şiir kitabında “Milli Park” isimli bir şiir var.

 

Bir mısrası şöyle: “Ormanları milli parka gönderdik”

 

Bu şiirden sonra yazıldı bu mısralar.

Türkiye’nin Orman Sıcak Noktaları

(Küre Dağları Milli Parkı – Yıldıray Lise)

1999 yılında WWF (Dünya Doğayı Koruma Vakfı) tarafından tüm Avrupa’daki ormanlar değerlendirilerek Avrupa’da ulusal korunan alanlar sistemi içinde olmayan, zengin biyolojik çeşitliliğe sahip ve acil olarak korunması gereken ormanlık alanlar belirlenmiştir.

Belirlenen bu ormanlara “Avrupa’nın 100 Orman Sıcak Noktası” adı verilmiştir.  Avrupa’dan Rusya’dan sonra, en fazla “sıcak orman noktası”na sahip ikinci ülke olan Türkiye 9 orman sıcak noktasına ev sahipliği yapıyor. Bu sıcak noktalar toplamı bir milyon 400 bin hektarın üzerinde bir alanı kaplıyor ve %30’u farklı koruma statüleri ile koruma altındadır.

Genetik, tür, ekosistem ve habitat, ekolojik süreçler çeşitliliği; nadir ve nesli tehlike altındaki türlerin varlığı; bozulmamış habitatlar; dış baskı ve tehditlere duyarlılık gibi özellikler, bir alanın doğa koruma açısından önemini ortaya koyuyor.

1999 yılında, WWF-Türkiye’nin katkıları ile “Türkiye’nin Dünyaya Armağanlar” kampanyası çerçevesinde bu orman sıcak noktalarını tanıtmış ve kamuoyunun desteğini sağlamıştır.

“9 Orman Sıcak Noktası”nda yeni korunan alanlar oluşturmak, mevcut korunan alanları genişletmek için Çevre ve Orman Bakanlığı ve sivil toplum kuruluşları çalışmalarını sürdürüyor.

 2011 Yılı Uluslararası Orman Yılı kutlamaları çerçevesinde İZ TV, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü, WWF Türkiye ve UNDP Türkiye “Orman Koruma Alanları Yönetiminin Güçlendirilmesi Projesi” kapsamında her sıcak noktayı tanıtmayı amaçlayan “9 Sıcak Nokta Belgesel Kuşağı”nı hazırlıyor.

Türkiye’nin 9 Orman Sıcak Noktası toplumun her kesiminden ilgi bekliyor!

 

(Harita: Dr. Murat Ataol)

1. Küre Dağları (Kastamonu-Bartın)

2. Amanos (Nur) Dağları (Hatay-Osmaniye)

3. Yenice Ormanları (Karabük)

4. Fırtına Vadisi (Rize)

5. Karçal Dağları (Artvin)

6. İstanbul Ormanları (İstanbul)

7. İbradı – Akseki Ormanları (Antalya)

8. Datça ve Bozburun Yarımadaları (Muğla)

9. Fethiye Babadağ (Muğla)

2011 Uluslararası Orman Yılı kutlamaları kapsamında İZ TV Belgesel Kanalı ve GEF destekli “Orman Koruma Alanları Yönetimin Güçlendirilmesi Projesi” ortakları işbirliğinde hazırlanan “9 Sıcak Nokta Belgesel Kuşağı” detayları için bakınız: http://www.iztv.com.tr/kusak.aspx?id=75