
Hasankeyfe Sadakat Treni Günlüğü
Bir türküydü dilden dile dolaşacak. Herkesin gönlüne ulaşacak. Çağlayıp çoğalacak. Hasankeyf Sadakat Treni, şiir gibi bir tren. Teşekkürler ATLAS, Doğa Derneği, Fest Travel, TCDD ve tren dostlarımıza…
İstanbul’dan Hasankeyf’e uzanan yolculuk serüvenimizin Ankara ayağını kaleme almaya çalıştım kendimce. Bizimle olamayanlara ulaşsın diye. Hasankeyf özgür kalsın diye.
Ankara 24 Ağustos
[13.32] Tren heyecanı iki aydır her yanımızı sarmıştı ama Esra Başak’tan gelen son elektronik posta ile heyecan had safhaya vardı çünkü yola çıkma vaktiydi artık. Tren Ankara’ya geliyor ve biz sabahın köründe İstanbullu dostlarımıza kavuşup yolculuğumuza başlıyorduk.
Ankara 26 Ağustos
[18.47] Konuştuğumuz gibi Eray Çağlayan telefonla arayarak Hasankeyf’e Sadakat Treni’nin yola çıktığını söyledi. Sesi neşeliydi, her şeyin yolunda olduğunu haykırırcasına. Planlandığı gibi saat 04.00 gibi burada olacaklar.
[23.19] Güzel bir akşamdan sonra evdeyim. Çantamı hazırladım. Biraz televizyon seyrettim. Uyumam gerekiyor ama bir türlü gözüme uyku girmiyor heyecandan.
Ankara 27Ağustos
[00.23] Hala ayaktayım. Bir an önce yatmalıyım. Yarın zinde olmalıyım. Saatimi 03.30’a kurdum. Kaçta sızdığımı hatırlamıyorum.
[03.30] Ve alarm çaldı. Uyandım. Temizlik ve duştan sonra hemen evden çıkarak taksiye atladım. 100.Yıl’dan yola çıktık ve Tuba Kılıç’ı almak için Dikmen’e yola çıktık.
[04.01] Tuba’yı da alıp tren garına sürdü şoför amca.
[04.06] Gardayız. Tam biz inerken Güven Eken’de taksiden iniyordu. Beraber girdik gara. Tren gelmiş. Ve dostları gördük, bazısı ayak basmış Ankara’ya gecenin tadını çıkarıyor. “Nerde kaldınız?” dedi Gökmen Yalçın, “Tren birazdan kalkacak!”
[04.10] Erzincanlı Serkan’ı gördüm tüm heyecanı yüzünde. Çağlar İnce onu Ankara Şehirlerarası Otobüs Terminali’nde karşıladı gecenin köründe ve beraberde Ulus’a gidip çorba içmişler, muhabbet etmişler.
[04.12] Basın temsilcileri röportaj ve çekimlerini yapıyorlar. Dostlarımızdan biri de tüm olan biteni video kamerası ile kayda alıyor. Birden Ali İhsan Gökçen ve birkaç dost daha geldi. İstanbul’da treni yakalayamamışlar. Otobüs ile gelmişler Ankara’ya. Burada binebildiler trene.
[04.24] Ve trenin düdüğü ötüyor. Kalkışımız duyuran… Tren kalkıyoooor!.
Anadolu’nun bağrına yolculuk ve muhabbet başladı. Dostları görmek ne güzel.
Hasankeyf’e Sadakat Treni 27 Ağustos
[04.29] Yorgunluğumuz had safhada. Hemen yerleştik.
[04.37] Dostları biraz daha gördük. Güven Eken, Özcan Yüksek, Güneşin Aydemir ve Esra Başak ile kısa bir sohbet. Sonra da artık sızma vakti geldi tabii ki.
[04.46] 3. Vagonda sürecek tüm yolculuğum. Önümde Eray Çağlayan, arkamda Önder Cırık, Serkan ve Çağlar İnce. 6 numaralı koltuğuma oturdum ve sızdım.
[07.54] Uyandım. Şimdi Sekili istasyonunu geçiyoruz.
[08.02] Kahvaltı için Yemek Vagonu’na geçtik. Herkesin neşesi yüzünden ve sohbetlerden belli oluyor.
[08.08] Anadolu’nun bağrına yolculuk haz içinde devam ediyor. Yorgun dostlarımız yavaş yavaş uyanıyorlar. Anadolu ise çoktaan uyanmış. Hayat günün ilk yarısını tamamlamak üzere; büyük şehirlerde tatili uyumak olarak görenlere duyurulur.
[08.18] Yerköy istasyonundayız. Kahvaltılar sona eriyor. Koyu sohbetler başladı şimdi. Anılardan çıkıp gelen kelimeler anı şenlendiriyor. Bu noktada trenimiz bir süre duruyor. Gökmen Yalçın bu organizasyondan çok dersler çıkardığını anlatıyor bizlere.
[08.35] Hala Yerköy’de bekliyoruz. Dostlarımız birbiriyle tanışıyor ve hemen ardından koyu sohbetlere geçiliyor sanki herkes birbirini daha önceden tanıyormuş gibi.
[08.55] Hala buradayız…
[09.04] Ohh be hareket ettik.
[09.29] Konferans vagonundayız. Tıklım tıklım dolu. Herkes merakla paylaşımı bekliyor. Özcan Yüksek ve Güven Eken ile başladık tüm yolculuk boyunca sürecek paylaşıma.
[09.57] Aksaklıklara rağmen sunuşlar başladı. Karşılıklı paylaşımlar tüm hızıyla sürüyor.
[11.11] Sunumlara verilen ara sona erdi. Yine aynı heyecanla devam ediyor yolculuk. Molada dostlar birbirlerini daha da yakında tanımaya devam ettiler. He bu bizim de molamız değil mi? Yemek vagonunda orta kahvemizi höpürdete höpürdete içtik. Masada Harun Tekin, Güneşin, Esra ve ben varız.
[11.28] Konferans vagonunda Tuba’nın Önemli Doğa Alanları sunumu devam ediyor. Herkes merakla dinliyor.
[12.34] Ali İhsan Gökçen ile yemek boyunca çok güzel bir sohbet yapıyoruz. Doğa korumadan, yöre insanı ile ilişki kurmaya, şehir çevrecilerinden yörede kendi yaşam alanlarını koruyan köylülere. Sivil Toplum Kuruluşları, yönetişim, paylaşım…
[13.37] Niğde istasyonundayız. Öğle yemeği mönüm: Ezogelin çorbası, etli ayşe kadın fasulye, salata, üzüm, mürdüm (bardak) eriği ve su.
[13.46] Tozlu yerlerden geçerek ilerliyor Sadakat Treni. İyice yorulmuş Tuba, “Akşam olsa da yatsak!” dedi.
[14.00] Bozkırın göbeğinde devam ediyor yolculuğumuz. İki küçücük rüzgar hortumu çıkıverdi karşımıza sanki bizi selamlarcasına.
Dostluklar kuruldu yemek masalarında; çaylar, kahveler eşliğinde. Hatırı kaç yıllık kim bilir?
[14.26] Konferans vagonunun kliması işler hale getiriliyor şu an. Sonra da ATLAS yazarları ile sohbet başlıyor. Tıklım tıklım salon. Bize yemek vagonunda oturmak düştü şu an.
[14.33] Gökmen, Bursa’daki çocukluk anılarını, kızı Eylül’ü ve yaşam heyecanını paylaştı bizlerle.
[14.46] Ulukışla istasyonuna geldik. Ali İhsan “Bu istasyonda durulur. Han gezilir. Arkanda Bolkar!” diyerek buradaki anılarında bahsetti. İstasyondan sessizce geçtik derken duruverdi tren WC erkeklere / WC kadınlara yazılı küçücük binanın önünde.
[14.51] Güven mutsuzum deyip durdu gözlüğünün bir camı kaybolunca. 10 dakika sonra Vesile elinde gözlük camı ile geliverdi. Vagonların birinde bulunmuş, oda alıp getirmiş. Güven çok mutluyum demeye başladı. Hayat, kısa sürelerde insanın tam zıt duygulara gark etmeyi çok seviyor.
[15.08] Bolkarlar ve Aladağlar göründü tüm görkemiyle. Taa uzaklardan. Herkeste bir heyecan. Güven heyecanla başladı anlatmaya buraları ve önemini. Sonra da dayanamayıp konferans vagonuna gitti bu heyecanı herkesle paylaşmak üzere.
[15.36] Adana karayoluna paralel olarak yolculuğumuz devam ediyor. Gitgide daha da küçük hissediyoruz kendimizi heybetli kayaların, dik yamaçların gölgesinde… Adlıda seçicilik olarak dikkati çekti domuzlardan korunmak için tarlanın etrafına asılmış poşetler. Anadolu’nun her yerinde aynıymış korunma yolları.
[15.48] Yükseklerde yağmur var. İstasyonda gördüğümüz eski bir vagon üzerinde şunlar yazılı: “Dikkat! Yüksek gerilim var! Vagonun üzerine çıkmayınız!”
[15.55] Konferans vagonundayız. Güven ile birlikte yol güzergahında gördüklerimiz ve Aladağlar ile ilgili bilgilerimizi tüm dostlarımız anons yoluyla paylaşıyoruz.
[16.02] Belemedik istasyonundan geçiyoruz. Tam iki dağ silsilesinin arasından geçiyoruz. Aladağlar enfes görüntüsüyle dostlarımızın nefeslerini kesiyor.
[16.13] Tüneller… Tüneller… Tüneller. Ve kızılçamlar. İşte Akdeniz.
[16.16] Bir şeyler yazıverdi okuyalım dediler. Ben de hemencecik bir şeyler karaladım:
“Akdeniz çağırıyor
duyuyorum, görüyorum
kızılçam, sedirler
Çukurova
ve sonra Hasankeyf
Haydi sürsün bu coşku
Hep birlikte
Sadakatimiz gönlümüzde
Hasankeyf çağırıyor”
[16.18] Tüneller… Hep tüneller…
[16.21] Köprüde mola vereceğiz dediler. Herkes toprağa basacak diye heyecanlandı.
[16.29] Hacıkırı istasyonundayız. Herkes köprüdeki molayı bekliyor. Derken aşağı inebilirsiniz dedi TCDD personeli. Ve herkes toprağa ayak basmak için koştu. Ayakların pası silindi. Fotoğraflar çekildi. Etraf merakla dolaşıldı. İnsanları trene çağırmak ve hareket etmek biraz zor oldu tabii ki.
[16.47] Tekrar trendeyiz. Herkes binice hareket edeceğiz.
[16.52] Ters yönden gelen tren istasyona girince biz de hareket ettik.
[16.55] Yine mola verdik. İşte beklenen köprü molası ve herkes dışarıda.
[17.01] Köprünün fotoğrafları çekiliyor. Etraf geziliyor. TCDD’nin ikramı olarak civar köyden teyzelerin hazırladığı çeşit çeşit sıkmalar yeniliyor nefis yayık ayranı eşliğinde. Biz gelmeden önce ATLAS yazısı yazılmış kayalara bize selamlamak için. Tren hareket etmeden önce herkesin neşesi yerinde.
[17.22] Hareket ediyoruz. Köylülerin hepsi bize, biz onlara el sallıyoruz. Herkes mutlu. Teşekkürler.
[17.25] Yine durduk. Trenin fotoğrafını çekmesini bekliyoruz Yıldırım Güngör ve Ali İhsan Gökçen’in. Fotoğrafları çekip koşa koşa geliyorlar.
[17.31] Aşıverdik dağları ve karşımızda Çukurova.
[17.38] Karaisalıbucağı istasyonundan geçiyoruz.
[17.49] Yemek vagonları tıklım tıklım. Soğuk içeceklere hücum edilmiş. Konferans vagonunda Eray kuş gözlemciliğini anlatıyor.
[17.52] Durak istasyonundan geçiyoruz.
[18.20] Adana ana istasyondayız. Burada bir süre duracağız.
[18.45] Sonradan öğrendik ki 2. vagon öncülüğünde yaklaşık 60 Adana dürüm ve şalgam siparişi verilmiş. Teslimat yapılmış, şu an dürümler afiyetle yeniyor.
[19.00] Adana’dan hareket ettik ediyoruz. Yeşil Atlas söyleşisi başlıyor.
[19.20] Munzur belgeselini seyrediyoruz. En yoğun talpe olan etkinliklerden bir bu. Belgeselde konuşan köylülerden birinin cümlesi: “Sessiz sudan korkacaksın!” ne çok şey anlatıyor hayata ve bu yolculuğumuza dair.
[20.16] Ceyhan istasyonundan geçiyoruz. Munzur belgesi bitti. Yönetmeni Nezahat hanım ile söyleşi devam ediyor. Ben yemeğe geldim. Masada yolculuğumuza katılan tek televizyon ekibi olan CNN Türk ekibi ile beraberim: Yavuz Sinangil ve Bülent Erkahyalar (Panço). Akşam yemeği mönüm: Domates çorbası, sebzeli orman kebabı ve yanına pilav, salata, karpuz, mürdüm eriği, üzüm ve su.
[20.41] Şu an yemek vagonunda Eray, Melek ve Beste eşlik ediyor bana. Birlikte muhabbet ediyoruz.
[21.01] Hala yemek vagonundayız. Muhabbet iyice koyulaşmış.
[22.19] Konferans vagonunda ATLAS ekibi gelecek sayı için dia seçimi yapıyor okuyucularıyla birlikte. Yorgunluğum had safhada. Uyumak üzere yerime geçiyorum.
[22. 27] Uyumaya çalışıyorum. Ama boşuna.
[22.48] Tekrar konferans vagonuna dönüyorum. Tıklım tıklım dolu. Yer yok. Bana da yemek vagonu düşüyor o zaman.
[22.59] Fevzipaşa istasyonundayız.
[23.15] İstasyonda biraz bekledikten sonra ters yönde hareket ediyoruz. Kısa bir şaşkınlık hepimizde.
[23.21] Yolculuğumuzu kaydederek bir belgesel haline getirmeye çalışan Gülsüm, kamerasının başına gelen ufak kazayı anlatıyor. Sonra da bu olayı nasıl sahiplendiği, projelendirdiğini ve binbir zorlukla okuldan üç adet kamera aldığını. Bu sırada Melek “Ben ilginç bir insanım. Benim filmimi de çekin!” diye giriyor söze.
[23.34] Aramızdan birinin gece yarısından sonra doğum günü olduğunu öğrendik. Hazırlıklar ve kutlama için konferans salonundayız. Grup Ego (vallahi adlarını öyle söylediler) parçalarını paylaşıyor bizimle. Yalnız değilsin diye parça ile başladılar geceye.
Hasankeyf’e Sadakat Treni 28 Ağustos
[00.00] ATLAS marka müdürü Neslihan bu gün 30 yaşına bastı. Çılgın bir kalabalık eşlik etti ona bu zorlu ve mutlu gününde. Mutlu yıllar…
[00.09] Konferans vagonu müzik dinleyip eğlenmek isteyenlerle dolu. Günün yorgunluğunu atıyoruz bu cumartesi gecesi. Ama vagonda uyumak isteyenler de var. Daha doğrusu uyumaya çalışanlar. Bazıları dayanamayıp diğer vagonlara uyumaya gidiyor. Sızmalarla son bulur galiba bu gece…
[00.19] Uyumaya çalışan Meltem hala uyuyamadı. Tüm telkinlerime rağmen. He biz de uykusuz kalmışız zaten. Ama Esra uyudu, görüyorum. Yok yok o da uyuyamamış. Numara yapmış bize.
[00.24] Yemek vagonun kapıları kapanıyor dediler. Bu yüzden trenin öbür tarafında kalanların yerlerine gitmesi gerekiyor. Eray ile birlikte kaçarak kendi vagonumuza geldik. Gülsüm de yanımızdan geçerken iyi geceler diledi bize.
[00.36] Baba Zula’nın müzikleri eşliğinde artık sızdım yani…
[00.48] Çok da zor olsa uyku…
[06.26] Günaydın yeni bir güne. Malatya’yı az önce geçtiğimizi söyledi dostlarımızdan biri. Vagona şöyle bir göz attığımda arka koltukta Önder’in uyuduğu gördüm. Önder Cırık Ankara’daki bir sınavı için bizden ayrılmıştı. Treni Malatya’da yakalamış ve uykuya dalmış bile. Karakaya barajı üzerindeki köprüyü yeni geçtik. Baraj gölünün bir kısmını görebiliyorum şimdi. Kayısılar selamlıyor bizleri hoş geldiniz dercesine.
[06.54] Kendimi hemen yemek vagonuna attım sabah temizliğinden sonra. Rahat bir nefes ve biracık huzur için. Güneşin ile karşılıklı oturup geçtiğimiz güzel yerleri seyrettik sessizce. Sadece kahvaltı masalarını hazırlayana TCDD personeli eşliğinde.
[06.59] Geçtiğimiz her yerde ihale usulüyle sanki bir şablondan çıkmış gibi devlet kurumlarını çok katlı binaları çekiyor dikkatimizi.
[07.07] Şefkat istasyonunu geçiyoruz. Bu civarda bağcılık ve arcılık var. çıplak tepelerin bazı kısımlarını yer yer meşeler kaplamış. Bahçelerin birinde teyzem beyaz bir yaygının üzerinde kayısıları kurutuyor. Mutlu ve mesut bir şekilde.
[07.12] Her yerde meşeler var. Dere yataklarında kavaklar günaydın diyor Hasankeyf’e Sadakat Treni’ne. İçindekilerin bazıları hala uyusa da.
[07.17] Yerleşim yerlerinden uzaklaştıkça meşeler artmaya başlıyor. Tepelerdeki ardıçların koruması altındalar sanki.
[07.28] Yolçatı istasyonundayız. Vagonların birinde şöyle yazılı: “DİKKAT Katemer Altında Yukarı Çıkma”
[07.58] Uluova istasyonundayız. Arıkuşu ve gök kuzgun gördük. Çok yeşil bir yer burası. Kahvaltı için herkes yemek vagonuna doluşuyor. Ana konu ise gece yapılan doğum günü partisi ve partinin yıldızları.
[08.14] Sivrice’ye yaklaşıyoruz. Neresi olduğunu bilemediğim bir yerleşim yerinin orasında durduk.
[08.28] Hazar Gölü kıyısından geçiyoruz. Uzaktan görüyoruz yazlık evleri. Ve bir tabela: “Hazar Gölü Ölmesin
Mavi Solmasın” Hazar Gölü Derneği
[09.14] Sohbetler yemek vagonunda ve diğer vagonlarda devam ediyor. 3. vagonda güven dostlarımızla barajlar, ülkenin enerji politikaları üzerine paylaşım içinde.
[09.33] Maden istasyonundayız. Rakım 958.92 diyor tabelalar. Tekrar konferans vagonundayız. Fehmi bey Güneydoğu Anadolu arkeolojisi ve Hasankeyf’i anlatıyor bizlere. Yeni yapılan kazı çalışmalarının orta çıkardığı yeni kuramlar konuşuldu.
[10.20] Ergani istasyonuna vardık. Söyleşi bitti, sorulara geçildi.
[11.02] Çocukların attığı taşlardan üç cam hasar gördü.
[11.20] Diyarbakır merkez istasyonundayız.
[11.29] Diyarbakır’dan hareket ettik.
[11.56] TCDD meyve suyu ve bisküviden oluşan kumanyalar dağıtıyor.
[12.00] Gökmen, Vesile ve Melike’yi kompartımanda ziyaret ettim. Hoş bir sohbet yapıyoruz.
[12.02] Süreyya kompartımana geldi ve bugün 21 dostumuzun Doğa Derneği üyesi olduğunu söyledi.
[12.15] Ulam istasyonundayız. Yine gökkuzgun gördük. Jale hanım Hasankeyf’i anlatmaya devam ediyor.
[12.32] Bismil Ovası’nı geçiyoruz. Her yer pamuk tarlası.
[12.46] Acil çadır kurma ekibi oluşturuldu. Hasankeyf’e erken gidip çadırların kurulmasına yardımcı olacağız.
[13.03] Çadır ekibinden Hasankeyf gezisinde rehber olduğum için ben ayrılıyorum.
[13.27] Batman’a vardık. Coşkulu bir grup karşıladı bizi ellerinde pankartlarla. Herkes memnun. Çadır ekibi hemen bir minibüs kiralayarak Hasankeyf’e yola çıktı.
[13.33] Coşkulu kalabalık ile dostlarımızın bir bölümü birbirine karıştı. Hoş geldiniz mesajları içinde.
[13.39] Otobüslere biniyoruz. Çadır ekibinin eşyalarını bizim otobüse koyduk aceleyle. Toplam yedi otobüs var. Bizim otobüsün üzerinde “Komando” yazıyor.
[13.46] Otobüsler birer birer kalkıyor. Herkes heyecanlı mı heyecanlı. Belediye tarafından verilen peynirli sandviç hemencecik tüketildi.
[14.06] Vadiden güneye gidişimiz sürüyor.
[14.09] Suçeken’e geldik. Ve Dicle göründü tüm haşmetiyle.
[14.11] Hasankeyf’e 10 km kaldı.
[14.14] Kesmeköprü I’i geçiyoruz.
[14.16] Kesmeköprü II’i geçiyoruz.
Hasankeyf 28 Ağustos
[14.20] Buluşma yerimize vardık. Hasankeyf’e girmeden önceki benzin istasyonu.
[14.25] Tüm otobüsler geldi. Herkes bakkala koştu bir şeyler alabilmek için.
[14.33] Bizi karşılayanlar arasında Hasankeyf Belediye Başkanı, Hasankeyf’i Yaşatma Derneği üyeleri ve kazı ekibi de var.
[14.37] Yolun karşısına geçip Zeynel Bey Türbesi’ni geziyoruz hep birlikte.
[14.57] Hasankeyf’te toplanan STK temsilcileri dostlarımıza hoş geldiniz dediler. Karşıya geçiyoruz merkeze gidebilmek için.
[15.03] Ekiplere ayrıldık. Hepsine bir arkeoloji rehberi, bir de doğa rehberi verildi.
[15.13] Bünyad’ın öncülüğünde ilk grup hareket etti. Diğerlerine gidip durumu anlatıyorum. Hepimiz beşer dakika ara ile varacağız kent merkezine. Grup 2’de ben ve Ayşe varız rehber olarak.
[15.25] Grup 2 ve grup 3 de hareket ediyor.
[15.47] Hasankeyf kalesinde geziyoruz. Kale civarında bulunan çocuk rehberden biri yardımcı oluyor. Adı Zeynel Yavuz. Onun öncülüğünde geziyoruz kaleyi.
[16.28] Ulu Camii ziyaret ettik.
[16.55] Ayşe bize kazı yeri ile ilgili olarak detaylı bilgiler veriyor.
[17.25] Mağara evde mola dönüş molası verdik. Zeynel de bize eşlik ediyor. Bol köpüklü ve nefis ayran tüm yorgunluğumuzu aldı. Sonra da çay ile sürdü keyfimiz.
[17.48] Mola sona erdi ve Grup 2 merdivenlerden aşağı indi. Zeynel hemen koşup sorumlusu olduğu tuvaletleri temizledi misafirleri için.
[17.52] Hasankeyf Gönüllüleri Derneği’nin kampanyasına imza attık. Yol boyunca esnafa neler satıyor onlara baktık. Bir doldurulmuş sırtlan gördük. Kafeste bir sincap ve oklu kirpi için özgürlük kavgası verdik. Hasankeyf için siz de bir fırça atın diye bizi çağıran gençlere bazılarımız cevap verdi ve tuvallere gönlümüzden geçenleri fırça darbeleriyle duyurduk dünyaya.
[17.57] El Rızk Camii’nin kalıntı minaresini gördük. Ayşe bize hikayesini anlattı.
[17.59] Ve gezimiz bitti. Gruptan herkes serbest kaldı.
[18.02] Zeynel’in öncülüğünde çarşıya alışverişe çıktık. Rengarenk fularlar yine dikkatimi çekti. 5 tane alıverdim. Tütün satan amcalarla ile sohbet ettik ve halhal almak üzere nehir kenarına doğru döndük.
[18.05] Tuba’yı gördüm. Güven’in bir dükkanda olduğundan ve yanında Hasankeyf inciri olduğunu söyleyerek bize ona yönlendirdi.
[18.06] Güven’i berber dükkanında saç tıraşı olmuş halde bulduk. Berberden aldığı Ilısu Barajı ile ilgili broşürü gösterdi bize. Berberle sohbete başladık. Bu arada kalfa da “Abi otur sana bir Hasankeyf masajı yapalım” diyerek oturttu beni berber koltuğuna. Üstü kıyma makinesine benzeyen elektrikli alet lastiklerle eli sarıyor ve titreşimlerle masajı daha etkin kılıyor. Biraz daha muhabbet ettik sonra Güven dükkandan ayrıldı. Ben de dayanamayıp saç tıraşı oldum. Başımı da yıkadılar. Ohh be rahatladım.
[18.33] Berberden çıkıp kamp yerine doğru yola çıktık Zeynel ile beraber. Halhal almayı unutmadan tabii ki. Kamp yerine indik. Herkese çadırlarına yerleşiyor.
[19.03] Çadırımızı kurduk. Diğer çadırların kurulmasına da yardım ettik. Herkes yoğun mu yoğun. Tüm sorunlar bir bir hallediliyor. Ve hava kararıyor.
[19.35] Özcan ve Cüneyt Dicle’de yüzüyorlar.
[19.44] Şimdi yemek zamanı. Tek tek geziyorum çardakları ortamı görmek için.
[19.59] Balıklı Konak’ta buldum dostları ve huzuru. Dicle’nin içinde masalar. Ayaklarımız ılık Dicle suyu içinde Şabut denilen balığı ya da pirzolayı, salataları yedik. Hem de Munzur marka su eşliğinde.
[21.10] Akşam yemeğini yedikten sonra yine dolaştım etrafı. İnsanlar dia gösterisi ve film gösterimi için toplanmaya çalışıyorlar. Bir grup ise sazlı, sözlü eğlenceye dalmış.
[21.21] Hasankeyf kent merkezine çıkıyorum dolaşmaya. İnsanlar kahvelerin dışında oturmuş TV seyrediyorlar. İki kahvede de aynı kanal seyrediliyor.
[21.35] Dolaşırken Özcan, Kemal, Mehmet ve Güneşin’i bir kahvede oturmuş gördüm. Ben de yanlarına iliştim.
[23.33] Dondurma alıp kamp yerine iniyorum.
[23.45] Bünyad’ın öncülüğünde 6 kişi yüzerek karşı kıyıya geçti ve geri geldi. Özcan da kısa bir süre girip çıktı hemen. Biraz daha oturdum. Kampı dolaşıp çadırıma geldim.
Hasankeyf 29 Ağustos
[00.03] Tatlı rüyalar hey dostlar.
[00.26] Eğlenceler hala devam ediyor. Bir türlü sızamadım.
[01.09] Sağ tarafımdaki komşu çadırda kalan dostlar geldi. Dicle’de yüzüp ıslanan mayolarını değiştirme işlemi ve sohbeti bayağı sürdü. Bir de bulamadıkları mavi çanta olayı.
[01.26] Saz ve bir yerlerden gelen müzik yayını ile devam gecenin sessizliğini bozmaya. En yakın ağacı arayan arayana…
[01.43] Birileri yakında sofra kurmuş yemek yiyor. Eşlik etme muhabbeti bayağı sürdü doğrusu. Eray ve birileri geldi solumdaki çadıra ve yattılar. Uykuyla karışık biraz sohbet ettik.
[02.14] Süreyya’nın sesi geliyor bir yerlerden ve iki farklı kız sesi. Tuvaleti arıyorlar.
[02.57] Hala eğlence devam ediyor. Çıkıp vallahi susun demek istedim ama olamadı. Sonra da sızmışım zaten yolculuğun yorgunluğuyla.
[05.56] Dicle’nin kıyısında uyanış. Zaten burada yatanlar çoktan uyanmışlar. Keçi sürüleri geçti kamp alanımızdan otlamaya. İnsanlar birer ikişer uyanıyor. Bazıları zaten hiç yatmamış. Ama herkes hayatından memnun.
[05.59] Çadırları sayıyorum. 56 adet çift kişilik çadır ve 6 adet dört kişilik çadır kurmuşuz. Uyku tulumu ve mat ile dışarıda yatanlar, malzemeleri olmadığı için çardaklarda yatanlar ve hiç uyumayanlarla dostlarımızın yarısını burada kaldığını gördüm. Herkes Dicle’nin koynunda geçirdi geceyi.
[06.14] Zeynel sabah 04.00’te kalkıp tuvalet kontrol görevini babasından devralmış. “Sabahtan beri işler iyi abi” dedi.
[06.25] Sabah temizliği ve çadırı topladım. Herkes uyanıyor. Temizlik ve hareketlenme her çadırı sardı.
[06.54] Ve kahvaltı. Hande’nin organizasyonu ile ilk kahvaltıyı ATLAS ekibiyle yapıyoruz. Dicle’nin güneşi artırıyor güzelliğimizi…
[07.12] Bünyad ve üç kişi daha karşı kıyıya geçtiler. Sonra da kendilerini akıntıya bırakarak eğlendiler.
[07.26] Hoş sohbetle kahvaltı masasından şimdi kalkabildik.
Kahvaltı tabağı: Otlu peynir, zeytin, domates, biber ve salatalık. Lavaş ekmeği, karpuz, Hasankeyf üzümü ve yoğurduna doyamadık.
[08.15] Herkes uyanmış. Çadırlar toplandı.
[08.26] Batma garına bizi götürecek otobüsler geldi. Hazırlanıp biniyoruz yavaş yavaş.
[08.51] Otobüsler doldu ve ilki hareket etti.
[08.56] Yine “komando” denk geldi bize. Şoför Ahmet ile hareket ettik. Yokuşu çıkıyoruz.
[08.57] Çarşıdayız. Köprüdeyiz.
[08.58] Dicle’nin karşısındayız.
[08.59] Hasankeyf bitti tabelasını geçtik. Batman 36 km yazıyor tabelada.
[09.09] Suçeken’den geçiyoruz.
[09.16] Dostlarımızdan biri “Rüya gibi bir 4 gündü” dedi.
[09.18] Hemen yanında oturan diğeri ise “İnşallah bu kadar sese, yapmazlar barajı” dedi.
[09.21] Kazancı Bedihi’nin enfes sesi eşliğinde sürüyor yolculuğumuz. O bize, biz onun sesine eşlik ediyoruz.
[09.23] Batman’a 10 km kalmış
Batman 29 Ağustos
[09.27] Batman il tabelası karşılıyor bizi.
Nüfus: 246700
Rakım: 560
[09.32] Şehrin göbeğindeyiz. Gar yolunda.
[09.34] Gara vardık.
[09.48] Herkes etrafa yayıldı. Malzeme, içecek ve yiyecek alanlar ve hazırlıklar…
[10.19] Günlük yerel ve ulusal gazeteleri aldık merakla. Çay bahçesinde oturup yudumluyorum çayları. Simitçi Hasan kardeşten son üç simidini aldım. Bugün 2 YTL kazanmış. Dönecek olmanın hafif burukluğu sardı içimizi…
Hasankeyf’e Sadakat Treni 29 Ağustos
[10.34] Batman’a güle güle diyerek şiir ve anılarımızla geri dönüş yolculuğuna başladık.
[10.46] 3. vagondan başlayan halay çılgınlığı 2. vagona geçip biraz daha artarak diğer vagonlara yöneldi.
[10.54] Halay aynı coşkuyla döndü. Herkes ter içinde. Tamam deyip türkü söylemeye geçildi.
[11.14] Türküler hala devam ediyor.
[11.49] Herkes yavaş yavaş istirahata çekiliyor.
[11.51] Eylem, Öznur, Çağlar, Eray, Önder ve ben çay, simit ve bisküvi eşliğinde muhabbet etmek üzere yemek vagonuna gittik. Doluluktan dolayı çaylarımızı alıp kendi vagonumuza döndük. Yanımızdan geçen bayanlara Çağlar’ı tanıyıp tanımadıklarını sorduk ve tanıyanlar bisküvi verdik.
[12.22] Pamuk tarlalarının arasından geçiyoruz. Birçok elektrik direği üzerinde leylek yuvaları var. Hepsi boş.
[12.34] Ongöz köprüsünün yanından geçiyoruz.
[12.40] Diyarbakır merkez istasyonda bekliyoruz.
[13.15] Diyarbakır’dan hareket ettik. Bilgisayara fotoğrafları yüklüyorum.
[14.08] Ben de öğle yemeği yiyorum. Mönüm: Mercimek çorbası, tavuklu pilav, salata, karpuz ve su.
[14.22] Ergani istasyonundan geçiyoruz.
[14.37] Sallar istasyonundayız.
[15.08] Maden istasyonundayız.
[15.49] Hazar Gölü’nün yanından geçiyoruz.
[16.26] Kürk istasyonundayız.
[16.51] Önder yeni Doğa Derneği üyelerine kuş posterlerini dağıtıyor.
[16.53] Gülsüm ve ben Atlas’tan küçük Nazlı’ya pozitif enerji verdik.
[16.57] Yaklaşık iki saattir yemek vagonunda Gülsüm, Beste ve Melek ile hoş sohbetimiz devam ediyor. Doğa Derneği üyesi oldular.
“Kelimeler yetmez bu yolculuğa!”
[17.17] Yolçatı istasyonunda 10 dakikadır duruyoruz. Şimdi hareket ettik.
[17.27] Çok güzel meşe ormanlarından geçiyoruz. Baltalık olarak işletilen meşelikler.
[17.40] Şu an masada Serkan, Gülsüm ve ben varız. Serkan’ın heyecanı bizi de sarıyor. Etkilendiğini, kurduğu dostluklar ve tanıştığı Atlas yazar ve fotoğrafçılarını anlattı. Hemen yerine giderek Erzincan tanıtım broşürünü getirdi. Erzincanlı olup orayı hiç görmeyen Gülsüm’e iştahla tanıttı şehrini.
[18.37] Karakaya baraj gölü göründü.
[18.45] Kuşsarayı istasyonundayız. Ortamda tam da “kuşları nasıl sayıyorsunuz?” sorusuna cevap aranıyor.
[18.51] Duyumlara göre üzerinden geçmesi 7 dakika süren Fırat köprüsüne yaklaşıyoruz.
[18.53] Köprüdeyiz. Güneş batmak üzere.
[18.57] Köprü bitti. Toplam 3 dakika 8 saniye sürdü geçişimiz. Köprüyü geçerken güneşi batırdık sarısıyla, kırmızısıyla… Herkes mutlu. Yüzlerde gülücükler ve neşe…
[19.12] Pulman kardeşliği devam ediyor. Eğlence ve muhabbet içinde. 2. vagon önderliğinde yine bir organizasyon var. Malatya istasyonuna varınca alınmak üzere yaklaşık 90 tandır kebabı siparişi verilmiş bile.
[19.47] Malatya istasyonundayız.
[20.07] Ismarlanana tandır kebabına sonunda ulaşıldı. Bizim vagonda da paylaşılarak yenildi. Bazı dostlarımız haberleri olmadığı için üzüldüler ama bu tamamen underground bir eylemdi. Ve lezzetliydi.
[20.20] Malatya’dan ayrılıyoruz.
[20.50] Yıldırım Güngör’ün jeolojik mirasımız sunumu geç de olsa başladı.
[21.10] Ali İhsan, Gülsüm, Eser ve Özgür ile tüm yolculuğu değerlendiriyoruz. Herkes hoşnut.
[21.36] Kız alma alayı 2. vagondan çıkarak yemek vagonlarını geçiyor “Oğlan bizim, kız bizim eşliğinde!” Hedef 5. vagondan gelini almak. Sabahtan başladı tüm hazırlıklar ve sonunda birazdan kına gecesi başlıyor.
[21.46] Oğlan kısmı kızı aldık deyip türküler eşliğinde geriye damat vagonuna dönüyor.
[21.49] Ve gelin de geldi. Burada gelinin kuşağı bağlanıyor ve halay oğlan vagonuna gidiyor neşe içinde.
[21.54] Halaydan sonra komşu masalar arasında hemen dedikodular başladı (her mahallede olduğu gibi!) …
[22.14] Ve kına gecesi. Konfetiler… Eğlence had safhada. Yakınla kınalar… Sona erdi.
[22.17] Kınacı dostlarımız vagon vagon, masa masa dolaşıyor. Hasankeyf Sadakat Treni hatırası olarak herkesin elinde bir parça kına olsun diye! Biz de aldık nasibimizi.
[22.47] Yemek vagonunda şarkı ve türkü gani
[23.16] Buldular beni eyvah! Fal bakmam gerekiyor. Gülsüm ve Melek’e fal baktım.
[23.25] “Büyük bir yere geldik!”dediler. Çetinkaya istasyonundayız. Türküler birden halaya dönüştü. Başıboş halay iki yemek vagonu arasında dar alanda mekik dokuyor.
[23.38] Haydi konferans salonuna konsere dediler. Ve aynı ekip dağılmadan oraya gidiyor.
[23.44] Ben de konsere geldim. Ritm tuttum ve kısa bir süre sonra kendimi dışarı attım.
[23.57] Uyuma çabalarım.
Hasankeyf Sadakat Treni 30 Ağustos
[01.31] Öylesine bir uyanış.
[04.53] Doğal ihtiyaç molası ile uykuya bir ara daha.
[05.08] Uyumaya devam etme girişimleri.
[05.39] Işık, biraz daha ışık!
[06.34] Uyanış yolculuğun son gününe.
[06.36] Trenin gölge fotoğrafını çekebilmek için ışık ayarlamaları yapmak ve bunu başarmak ne güzel.
[06.48] Ali İhsan bize katıldı yemek vagonunda. Bugün yapacağı sunum için fotoğraf seçeceğiz.
[07.41] Kayseri merkez istasyonundan geçiyoruz.
[07.58] Ali İhsan seçkisini bitirdik. Tam bir saat sürdü.
[08.35] Kahvaltıyı bitiriyoruz.
[09.10] Ali İhsan ile sunum haline getirmek için çalışıyoruz.
[09.47] Konferans vagonundayız. Gösteriye hazırız.
[10.30] Atlas yazar ve fotoğrafçıları ile söyleşi başladı.
[12.51] Söyleşi hala devam ediyor. Başım ağrıdığı için öğle yemeği için yemek vagonuna geldim.
[13.04] Söyleşi bitti ve herkes yemek vagonuna geliyor.
Öğle yemeği mönüsü: Et kavurma ve pilav, cacık, üzüm, kavun ve su.
[13.15] Güneşin ile Doğa Okulu toplantısı yapıyoruz.
[13.37] Irmak istasyonunu geçiyoruz.
[13.50] Kılıçlar istasyonundayız.
[14.35] Ankara’ya yaklaşıyoruz.
[15.02] Kayaş istasyonundayız. Heyecan ve üzüntü bir arada. Trenin tüm yolcuları umut dolu.
Ankara 30 Ağustos
[15.20] Ankara garına girdik. Bizi coşkulu bir grup karşılıyor Durul Gence Ritm Atölyesi eşliğinde. TCDD Genel müdürü de var biz karşılayanlar arasında.
[15.36] Herkes aşağıda müzik eşliğinde coşuyor.
[15.52] Hasankeyf’e Sakat Treni başkentten ayrılıyor. Vedalaşmaları, kucaklaşmaları görmeliydiniz. Coşkuyla el sallıyoruz dostlarımıza.
[15.59] Ankaralı dostlarımızla da vedalaştık. Gökmen’in eşi Serkan, Vesile ve beni eve bırakıyor.
[16.37] Evdeyim yolculuğun tüm yorgunluğuyla. Hemen duş alacağım. Elimde bu yolculuk hatırası kına izi. Bir hüzün kaplar gibi oldu içimi ama UMUT izin vermedi buna.
İçinde şiir geçen tren
Hasankeyf’e Sadakat Treni
şiir gibi bir tren
güzel insanları taşıyor
batıdan dünyaya.
Tüm Türkiye
tarihine ve doğasına sahip çıksın diye.
Paylaşım ve dostluk
had safhada.
Anadolu’yu
boydan boya geçip
iklim, coğrafya,
tarih ve efsanelerin
cümbüşünü yaşadık,
paylaştık.
Dicle’nin koynunda yatıp
güneşinin öpüşüyle uyanma
sessizliği
ete kemiğe bürünüp
dostlarımızın heyecanını yakaladı
ve çığlığa dönüşüverdi
şiir gibi trenin yolcularıyla:
“Hasankeyf özgürlüğünü yaşasın!”
Yıldıray Lise
Hasankeyf’e Sadakat Treni
3. Vagon 6 nolu koltuk yolcusu
Bu yazı daha önce “Hasankeyfe Sadakat Sitesi”nde yayımlanmıştır. Daha başka yazılar ve fotoğraflar için bakınız: www.hasankeyfesadakat.com
Paylaşmak isterseniz, hiç çekinmeyin!
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...