Karşı adadaki balıkçının oğluyum

Karşı adadaki balıkçının oğluyum

 

Yıllardır görmedim babamın yüzünü

 

Her ay, adaya gitmeden önce Remzi Dayı

 

Kargolarım okuduğum eski gazeteleri

 

*

 

O bilmez benim gönderdiğimi

 

Okurken gazete sayfalarını sanki

 

Ellerimi tutar babam sevgiyle

 

*

 

Her babalar günü sabahı ise

 

Usulca gelirim köyüme

 

Sahilde dolaşır

 

Uzun uzuun bakarım adaya

 

Akşam çökerken buralara

 

Zehra Abla’nın pansiyonunda

 

Her zamanki odamda alırım yerimi  

*

 

Masam cam kenarında

 

Adanın tam karşısında

 

Beklerim fener yansın

 

diye umutla

 

(korkarım bir gün yanmayacak o fener!)

 

*

 

Masamda bir şişe şarap

 

Kadehimi babama kaldırırım

 

Yanınca fener

 

Bir umut ve gülümsemeyle

 

Sızana kadar masada

 

Seyreylerim adayı, feneri ve geceyi

 

*

 

Martı çığlıklarına uyanırım

 

Saatler sonra

 

Gözlerim çapaklı 

 

Fener çoktan sönmüş

 

Bir gülümsemeyle kalkar

 

Günaydın derim sokakta herkese

 

Kimse beni tanımasa da

 

Balıkçı kahvesinde çayımı içer

 

ve dönerim evime

 

*

 

Eşim ve çocuklarım hep merakta

 

Her babalar günü nereye gidiyorum diye

 

Sırrımı bir ben

 

Bir de babam biliyor 

 

*

 

Köyde babalar gününde

 

Fenerin bir başka yandığı söylenir

 

Bundandır o biliyor demem

 

17haziran2012 (bir babalar günü ertesi)

 

Yaşlı bir balıkçıyım

Yaşlı bir balıkçıyım

 

Balık yerine anılarla dolu kayığım

 

Ömrümün son günlerinde

 

Şu deniz fenerinde nöbetteyim

 

*

 

Uzun sürüyor şu merdivenleri çıkmak

 

Eskiden güle oynaya inip çıktığım

 

Güneş batarken denize kıpkızıl

 

Yakarım fenerimi denizcilerin ruhuna

 

*

 

Gündüz ağlarım ve balıklarım var

 

Ayda yılda anakaradan misafirlerim

 

Eski gazeteler

 

ve tuz getirirler bana

 

Eskiden tütün de gelirdi ama

 

Kuru öksürük mahvetti beni

 

be oğul!

 

*

 

Yaşlı bir balıkçıyım ben

 

Bugün babalar günüymüş

 

Daha bir mutlu yakacağım fenerimi

 

Çocuklarıma ulaşır umuduyla

 

17haziran2012 (babalar günü)